Son birkaç gündür AKP ağırlıklı yazılar kaleme alıyorum. Aday adaylığı süreci bittikten sonra olup bitenleri izledikçe, uzun bir süre daha AKP ile yatıp kalkacağımız anlaşılıyor.
Zira, gelişmeler o kadar mantık dışı ki, ne siyasi ahlaka sığıyor, ne de topluma sevgi ve barış aşılıyor. Aksine kutuplaşamaya, şovenizme, despotluğa yol açıyor. Gelinen noktada ortaya çıkan tablo bu. Ve bu tablo; partisi içinde siyaset yapmaktan ziyade , partisine zarar vermeyi amaçlayanların şovenist dürtülerini netleştiriyor.
Bana öyle geliyor ki, o dürtülerin nihai yolu da ‘’mutlak kesin ihraçtan’’ geçecektir.
Konunun geldiği nokta budur. Hiç sağa sola yalpalanmaya gerek yok. Kılıf arayışında olmakta yersiz.
Bu sadece benim gözlemim değil. Gebze kamuoyunun genel kanısıdır. Aklıselim her birey, AKP’de adaylık sonrası cereyan eden ve birkaç kişinin başlattığı muhalif tutumun gidişatını bizim gibi değerlendirecektir. Çünkü Gebze için açıklanan adaya bakış açısı ve söylemler tek bir merkezli noktadan çıkmakta ve tek bir yöresel bölge kitlesini temsil eden kişiler tarafından dillendirilmektedir.
Siyasette artık pirim yapmayan tek maya, şovenizmdir.
Yirmi yıl önceki Gebze yok artık.
Ardahan, Kars, Trabzon nüfus ağırlığının olduğu bir Gebze geride kalmıştır.
Yeni ve yaşanılabilir bir kent var.
Her geçen gün gelişip metropolleşen bir Gebze var. Dolaysıyla yeni nesil, aslını inkar etmeden Gebzelilik bilinciyle geleceğini hazırlamaktadır. Böyle olunca ,’’Bu aday benim hemşerimdir, bizim nüfus kalabalık, mutlaka bizden biri aday gösterilmeliydi’’ tezini savunmak , Gebze’de artık safsatadan öteye gidemez.
Her hangi bir siyasi partide önemli olan nüfusu fazla yöreli birini aday yapmak değil, her memleketlinin teveccüh göstereceği donanımlı bir kişi üzerinde hem fikir olmaktır. AKP’de bugün çıkan sonuç budur. O sonuç toplumun genel desteğini arkasında bulunduran mevcuttur.
Buna rağmen, AKP içinde açıklanmış adaya karşı geliştirilmek istenen hadiseler, başarılı bir insanı ‘fesatlık’ uğruna yıpratma politikasıdır. Başka bir izahı olamaz.
Ve o gelişmeleri Gebzelilerin gülerek izlediği de bilinmelidir.
Yukarıda bahsetmeye çalıştığım şovenizm konusuna dönecek olursak….. Bir iki örnek vermek doğru olur. Hani dedim ya, ‘’Gebze yirmi yıl öncesi değildir.’’ diye.
Yanlışımı düzeltin.
Gebze/Darıca bölgesinin nüfus dağılımında ağırlık; Kars-Ardahan, Trabzon, Erzurum ve Balkan göçmenlerindedir.
Buna rağmen Ahmet Penbegüllü Gebze Belediye Başkanı seçilmiştir. Tokatlı’dır.
İbrahim Pehlivan önce Darıca’da, sonra Gebze’de Belediye Başkanı olmuştur. Bilecikli’dir.
Adnan Köşker Gebze Belediye Başkanı seçilmiştir. Nevşehirli’dir.
Keza Darıca’da üçüncü kez aday gösterilen Şükrü Karabacak on yıldır görevdedir. Bolulu’dur.
Bugün Köşker’e karşı alttan alta şovenizm politikası yayarak hemşerilerini yanıltmaya çalışanların, bu doğruları görmesi gerekir. Gebze artık eski Gebze değildir. Beklentiler farklılaşmıştır. Halkın belediyeye bakış açısı realiteye geçmiştir.
‘’Belediye Başkanı benim hemşerim olsun’ düşüncesi tarihin tozlu raflarına kalkmıştır. Hiçbir Gebzeli o düşüncede değildir. Gebze, sınırlarını aşmış, Gebze’de yaşayanlar ise ‘’Gebzeli’’ olmuştur.
Mesela bu satırların yazarı Ardahanlı’dır.
Benim için önemli olan yaşadığım kenti daha da müreffeh bir düzeyde, yaşanabilir seviyeye çıkaracak siyasetçinin erkin başında olmasıdır. Memleketi, mezhebi, dili fazlaca ilgi alanıma girmez. Yani ben, ‘Mutlak benden biri olsun’’ diye diretip, kentin geleceğini karartacağına inandığım bir hemşerimin icranın başında olmasını bile benimsemem.
Asl olan hizmettir.
Çağdaş, modern, huzurlu ve yaşam kalitesi artmış bir kent, benim kentim olmalıdır. Böyle bir kenti bana sunacak olan kişi Nevşehirli’ymiş, Trabzonlu’ymuş, Ardahanlı’ymış fark etmez.
Demem o ki; salt hemşericilik (şovenizm) duygusu siyasette insanı bir yere getirmez. Ne kendine , ne de memlekete katkı sunmaz. Aksine o kafadaki siyasetçiyi silip çöpe atar. Hem yanlıştır, hem de buz devrinden kalma bir duygudur.
Günümüzde yemez yani…