Asrın belası Corona , sadece bizim değil, kainatta yaşayan her canlının canını yakıyor. Buna rağmen virüsün çıkış ülkesi Çin'de hayat normale dönmeye başlıyor. Bu bela Çin'in midir, cinin midir halen anlamış değiliz.
Anladığımız tek şey; bu işin şakası yok.
Birey olarak önce kendi karantinamızı oluşturup , özellikle hijyen kurallarına uyarsak ve de sosyal mesafeyi korursak riskten biraz da olsun kurtulmaya başlayabiliyoruz. Uzmanların, bilim insanlarının tavsiyelerine kulak asmak, ciddiye almak, uygulamak bize düşüyor.
''Bana dokunmayan yılan bin yaşasın'' boyutunda değil mevzu.
Zira mevzu derin, konu vahim, gelişmeler endişe verici, durum kötü.
Tek tesellimiz, şu aşamada belki de tek motivasyonumuz devletin aldığı radikal kararlar. Kararları almak elbette yetmiyor, uygulamak şart. Hatta uygulamayanları uyarmak, disipline etmekte bireylere düşüyor.
Sağlık Bakanı Koca'nın şeffaflığında şüphe yok. Kamuoyundaki genel kanı bakana güven yönünde. Bu da bir nev-i toplumsal moraldir. İyidir yani.
Devletin bu yönde aldığı her karara, attığı her adıma şartsız-şurtsuz riayet edilmeli. Vatandaş olarak bizlere düşen budur. Ancak şu aşamada, tam da bugün devlete çok daha fazla sorumluluklar düşüyor.
''Devlet baba '' ve ''Sosyal devlet'' kriterleri tümüyle kendini göstermelidir. Gün bu gündür.
Yani kısmi kısıtlamalar, belki de yarın öbürgün gelecek olan sokağa çıkma yasakları devlet baba ilkelerini öldürmemelidir. Zira millet devletinden çok şey bekliyor. O gün bu gündür. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün akşam millete seslenip yeni tedbirleri açıklarken , beklenenlere ne denli doyurucu bilgiler verdi tartışılır.
Çünkü, küresel salgından dolayı ''evde kal'' demek doğru olandır. Tabi ki bu belayı birlik, beraberlik, dirayet ve sorumluluk içinde atlatacağız. Sağlık çalışanlarına büyük vefalar borçlanıyoruz, devletin her mekanizması üzerine düşeni yapıyor. Herkes elini taşın altına koymuş durumda.....
Amma velakin eksiklik var...
Sosyal devlet kriterlerinde eksiklik var.
Bir kaç örnek vermek gerekirse;
İşine gidemeyen işçinin sosyal hakları ne olacak?
Elektrik , kira, su , doğalgaz , telefon, internet faturaları kabardıkça nasıl ödenecek?
İş yerini, ofisini kapatmak zorunda kalan küçük esnaf nasıl ayakta duracak?
Boşalan mutfaklar nasıl dolacak?
İşte burada sosyal devlet devreye girmelidir. Ve açıkça , alenen demelidir ki, ''Ey yurttaşım müsterih ol. Şu tarihten geçerli olmak üzere şu kadar ay devletin senden alacağı olmayacak. Ve sen küçük esnaf rahat ol, birikmiş tüm kiralarına, personel maaşına devlet yardım edecek. vs, vs, vs. ''
İşte sosyal devlet anlayışı budur.
İnsanlar evde kalırken, akılları dışarıda kalmamalıdır.