Çok seslilikten ve demokrasiden taviz vermeyen biri olarak geldiğimiz noktada koalisyon değil de, ‘’tekrar seçimin’’ gerekliliğini bir çok açıdan idrak etmeye başladığımı söylemem gerekir.
Bugün, başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere ülkemizin her yerinden şehit haberleri tavan yapmaya başladı. Her gün acı haberleri duyup, ‘’acaba bugün nereden şehit haberi gelecek’’ diye meraklı sorular toplum psikolojisini bozmakla kalmıyor, neredeyse kardeşin kardeşe yan gözle baktığı günlerin içine giriyoruz.
Vahim ve acı durum.
İşin bu noktaya gelmesinde yığınla etken var; Hükümetin bir türlü kurulamaması, azınlık hükümetin idamesi, bürokrasinin durması , koalisyon şartlarının uzlaşı dışı kalması ülkeyi adeta karanlığa sürüklüyor.
13 yıldır ülkemizde var olan tek parti yönetiminin toplum üzerinde oluşturduğu güven, ekonomik istikrar ve büyüme, belli ki bu saatten sonra yeniden tek partili yönetimin daha sağlıklı olacağını öne çıkarıyor.
Koalisyonun oluşmaması, seçmenin verdiği yetkiyi geri tepen bir muhalefet anlayışının olması da maalesef gelinen noktayı körüklemiştir. Bir an önce siyasi erkler sorumluluklarına dönmeli, ülkemizin bu karanlık ve karamsar gidişini durdurmalılar.
Elbette önce koalisyon girişimleri son hadde kadar denenip uzlaşı yolu aranmalı.
Ama görünen köy kılavuz istemiyor.
Olan yine sıradan, vatan aşkı ile yanan, sade vatandaşın çocuklarına, evlatlarımıza oluyor. Bir kodamanın, bir bürokratın, bir bakanın ,bir milletvekilinin oğlu şehit olmuyor. Çünkü şehit olacak şartlarda askerlik yapmadıkları veya çoğunun bedelliden yararlandıkları da bir gerçek.
‘’Analar ağlamasın’’ diyorsak, terörü kökten kazacaksak bunun bir yolu tek başına bir partinin hükümet etmesinden, sandıktan güçlü çıkmasından geçiyor.
Ki, bunun yolu; tekrar seçimdir. Tek başına bir partinin iktidar olmasıdır, meclis çoğunluğunu elinde bulundurmasıdır.
7 Haziran da vatandaşın verdiği görevi bir türlü yerine getiremeyen, mesajları da alamayan siyasi partilerden her hangi birine bu kez tam yetki verilmeli.
O yetkiyle donatılan parti, her türlü gücü elinde bulundurduğu takdirde yine de terörün kökünü kazamaz veya ülkemizde barış ve huzuru sağlayamazsa söylenecek tek şey; Kurtuluş savaşı ruhuna topyekun geri dönmektir.
Bilmem anlatabildim mi?