Son iki yıldır ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik grafik bellli. Pandeminin getirdiği zorluklar binlerce işyerinin kepenk indirmesine, on binlerce küçük esnafın dükkan kapatmasına, yüzbinlerce ailenin işsiz, çaresiz kalmasına yol açtığı bir gerçek.
Bu süreçte hümümetin sağladığı destek kredilerinin pek de adilane olduğu söylenemez. Her meslek grubu yararlanamadı, aylarca kapalı kalan esnaf beklediği ilgiyi göremedi. Örneğin, hükümetin sunduğu kredilere 'medya'' dahil edilmedi. Gazeteler; sözlü, yazılı , görsel yayın organları destek dışı tutuldu. Zaten yeterince sıkıntı ve batakta olan yerel basın, pandemi boyunca havlu attı, ülkemizde hatırı sayılır oranda yayın organı kapanmak zorunda kaldı, onlarca gazeteci işsiz, yüzlerce gazete sahibi desteksiz oldu ve borç batağında eridi.
Böylesi bir süreçte bir de vampirler türedi. Nefsine hakim olamayan fırsatçı, aç gözlü, vatandaşın derdinden uzak paragözler , sömürdükçe sömürdü.
Ülkemizdeki marketler ve elektrik kurumları buna örnektir. Yüzde 50'le varan zamlar, faiş artışlar yetmezmiş gibi, bir de hiç çalışmayan esnaflara, lamlası dahi yanmayan vatandaşın hanesine binlerce liralık faturalar göndererek dünyada eşi benzeri olmayan ahlaksızlık, fırstçılık sergilediler.
Geçenlerde gazetemizde haberi çıktı. İzmit'te yaşayan Taner Akçam isimli bir vatandaşın evine gönderilen beş bin liraya yakın fatura, elektrik kurumunun kazığından başka bir şey değildir. Bunun gibi on binlerce örnek var.
Bugün ülkemizde icra dairelerinde en çok yer alan dosyalar elektrik kurumlarına ait. Milyonlarca dosya var. Ve elektrik kurumları haylaz, acımasız, anlayışsız bir kurum olup çıktı. Tabi bunu tetikleyen en büyük etken ise onları temsil eden özel hukuk bürolarıdır. Dosya başı prim alan hukuk büroları ekonomik çıkmazı fırsat bilerek vatandaşı neredeyse intihar noktasına getirdi.
Aylarca çalışmayan esnafa akılalmaz elektrik faturası...Bir ampulun yandığı haneye binlerce liralık fatura. Borcunu ödeyemeyen esnafa icra, faturasına yetişemeyen vatandaşın evine haciz, mal kaldırma... Seyir halindeki vatandaşın arabasını bağlatma. Yani ne kadar iğrenç, aşağılık, adice yöntem varsa hepsini bu süreçte devreye soktu hukuk büroları. Sadece kendileri para kazansın diye. Üstelik tüm bunları Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ''İcraları durdurun, vatandaşı üzmeyin.'' telkinlerine rağmen yaptılar.
Belki farkında değilsiniz ama, Türkiye'de bugün ciddi bir sorun var. Elektrik kurumlarının sergilediği çağ dışı uygulamalar. Vatandaşı ezen, üzen, yoran, ağlatan haciz ve icra işlemleri.
Bu yaraya tuz basması gereken ise merkezi hükümettir. Bir an önce elektrik sağlayıcılarıyla masaya oturmalı ve vatandaşın lehine yaptırımlara gidilmelidir.
Aklıma şu da geliyor; Acaba çok iyi giden, 18 yıldır başarılı performans sergileyen AK Parti iktidarını devirmek için bir tezgah mı bu. ? Elektrik kurumlarının vatandaşa ettiği bu eziyet, hukuk bürolarının elde ettiği sınırsız güç, insanları AK Parti'den ve Erdoğan'dan uzaklaştırsın gayreti mi?
Bu soruna mutlaka el atılmalı, hem de ivedilikle.
Çünkü şu an elektrik kurumlar 15 Temmuz'da vatan haini FETÖ'nun yapamadığını yapmak istiyor.