Dilovası seçim sonuçlarına yönelik tahmin yürütmek için, önce ilçenin siyasi tarihini hatırlamak gerekir.
Yazımızın sonunda kullanacağımız ‘’tarih tekerrürden ibarettir’’ sözünün de desteklemiş oluruz.
1964’te meskenleşmeye başlayan, 1974 yılından itibaren ‘’İzocam’ ismiyle anılan, 1976 yılında ilk kez elektrikle tanışan ilçenin kaderi , 1987 yılından ‘’Dilovası Belediyesi’ olmasıyla değişmeye başladı.
Gerçi kiraz bahçeleri, zeytinlikler, salkım salkım üzüm bahçeleri de kaybolmaya başlamıştı o tarihlerde. Polisan henüz yeniydi ve boya tanklarının olduğu deniz bölgesi kumluktu. Lever’in temeli Omo ismiyle yeni atılmaya başlanmıştı.
Diliskelesi Mahallesi’nde toplasan 50 hane ,vardı yoktu.
Çolakoğlu, Sedef Gemi, İzocam, Marshall , Basf Süberbank ağır sanayinin temsilcileriydi. İşte bu temsilciler nedeniyle Dilovası hızla nüfus artışı gösteriyor, Doğu ve Güneydoğu’ndan göç edenler iki odalı gecekondularını inşa ediyorlardı.
Nüfus artarken çarpık kentleşme kendini bütün heybetiyle gösteriyordu.
Su, yoktu.
Yol, yoktu.
Okul, yoktu.
Cami, yoktu.
Dinlence ve eğlence yoktu.
Genel kültür, yoktu.
Dilovası’ndan başka bir yaşam alanı sanki hiç yoktu, orada yaşayanlar için… Hafta sonları seyyar açık hava sineması gelirdi. Arada bir de çengilerin göbek attığı müzik grupları boy gösterirdi. Televizyon henüz tanışmamıştı Dilovası ile.
1987’ye gelindiğinde yaşam kalitesi de kendiliğinden artmaya başladı. Dilovası dışa açılmaya, adeta dış dünyayla bağlantı kurmaya başladı.
Sporla tanıştı Dilovası…
Eğitim seviyesi çıta yükseltti.
Sosyal yaşam alanları arttı.
Evlerin musluklarından sular akmaya başladı.
İki göz odalı gecekondularda wc ve banyo kuruldu.
Okullu öğrenciler oldu.. Altyapı üstyapı denen hizmetle tanıştı.
Dilovası sanatı tanıdı.
Esnaf çoğaldı, sanayici yetiştirdi, siyasetçi üretti.
Tüm bunların temelinde bir siyasetçi, bir isim vardı. Sıfırdan aldığı Dilovası’nı önce kasaba, sonra belde, ardından ilçe yapan bir siyasetçi.
O siyasetçi Ercan Dalkılıç’tı…
Dalkılıç, Dilovası’nı sadece kurmakla yetinmedi, sanayi bacaları arasında bir kent yarattı. Yaşam alanları açtı, insanlara insanca yaşamanın gereçlerini kazandırdı.
Bugün Dilovası sanayi cenneti olmuşsa, bugün Dilovası’nda binlerce insan ekmek kapısına kavuşmuşsa Ercan Dalkılıç’ın el uzatmasıdır o.
Bugün Dilovası ülke genelinde tanınmış bir ilçe ise, vergi sıralamasında öndeyse Dalkılıç’ın başarısıdır o.
Bugün Dilovası’nda huzur varsa, ‘’Asayiş berkemal’ ise..
Son 20 yılda düğün yapanların evi barkı bulunuyorsa…
Bugün ergen olmuş genç erkeklerin çoğunun sünnetinde kirvelik bağı yatıyorsa…
Hepsinde Ercan Dalkılıç emeği vardır..
Şayet bugün Ercan Dalkılıç siyasette bir marka olmuşsa, onun temelinde işte bunlar vardır. Dalkılıç’ı Dalkılıç yapan ana kriterler bunlardır.
Ve bunların genel adı : Halk adamı olmaktır, babacan durmaktır.
30 Mart’ta yerel seçimler yapılacak. Dilovası’na dair genel kanı; seçimlerin Ercan Dalkılıç (CHP) ile AKP arasında geçeceğidir.
Dikkat edin, CHP denilmiyor… Ercan Dalkılıç deniliyor.
Ben bir adım daha öne gideyim; Şayet Cemil Yaman aday gösterilseydi AKP ile CHP yarışı olacaktı. Oysa AKP hatanın danıskasını yaptı Yaman’ı geri çekerek. Halit Yaşar aday gösterilseydi muhteşem bir final seyredilecekti Dilovası’nda..
Bir nev-i ‘devlerin savaşı’ olacaktı.
Şahsen Dalkılıç’a rakip olarak Halit Yaşar’ı görmek isterdim. Çünkü harika bir seçim heyecanı yaşanacaktı.
Oysa şimdi beklediğim heyecanı göremiyorum..
Ritim düşük.
Heyecan tek taraflı.
Güç sadece Dalkılıç’ta var, ve o da sahada yalnız.. Karşısında rakip yok.
Ne AKP, ne diğerleri…
Tek başına bir Ercan Dalkılıç sahada.. Peşinde on binlerce insan seliyle adeta tek kale maç yapıyor. Dilovası’nda seçimin sonucu belli. Keşke Dalkılıç’ın karşısında dişli bir rakip olsaydı da kıran kırana bir seçim atmosferi yaşansaydı.
O yüzden Dilovası’nın seçim süreci bana hiç haz vermiyor. 1987-89-94 yılları daha heyecanlıydı.. Daha reeldi. Dalkılıç’ın karşısında rakip vardı..2014 yılındayız, 30 Mart’a sayılı günler kalmış ve Dalkılıç rakipsiz ilerliyor..
Bu durum beni hiç heyecanlandırmıyor.
Zira, ‘’tarih tekerrür ediyor’’