Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, geçtiğimiz günler TRT’de katıldığı bir programda Dilovası ilçesindeki konutların yeni bir yaşam alanına taşınacağını söyledi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın devreye girdiğini ifade eden Büyükakın : “Dilovası bölgesi bizim birinci önceliklerimizden bir tanesi. Çalışmanın merkezinde Çevre Bakanlığı var. Bakanımız, yeni bir Dilovası inşa edilmesi için bir çalışmanın başlatılması talimatı verdi. Ayrıca Dilovası’nı da yeni bir mekana taşımak, yeni bir Dilovası inşa etmek için çalışma yapacağız. Hedefimiz beş yıl.'' sözleriyle de açıklık getirdi.
Şimdi bu işin neresinden konuya bakmak , Büyükakın'a neleri hatırlatmak lazım?
Öncelikle şu gerçeği yansıtalım: Dilovası halkının yıllardır beklediği siyasi hareket bu değildi. AK Parti iktidarı bu konuda Dilovası'nı ters köşe yapmıştır. Yani yıllardır hayal edilen ''sanayinin taşınması'' nın aksine konutları taşımak fikri, Dilovası insanının umutlarıyla oynamaktır.
Büyükakın'ın Dilovası tarihini bilmediği gibi, anlaşılıyor ki, Dilovası halkının beklentilerine sahip çıkacak bir donatıda da değil . Keza çok az bir bilgi sahibi olsaydı Dilovası hakkında , ''Dilovası'nı taşıyacağız '' yerine , ''Dilovası'ndaki sanayileri disipline edeceğiz. Kentin modernleşmesi yönünde planlama yapacağız. Başta Kömürcüler OSB olmak , demir -çelik fabrikalarını filtreleştireceğiz.'' diyebilirdi.
O nedenle Başkan Büyükakın'a biraz Dilovası gerçeğinden bahsetmek gerekiyor. 1970'li yıllarda Dilovası'nın sahil cenneti, üzüm, zeytin, kirazların merkezi olduğunu bilemez elbette. Dilderesi'nde alabalıkların değil oltayla, çıplak elle bile tutulduğundan haberi yoktur. Diliskelesi iskelesinden kulaç çekilince onlarca metre açılabildiğini, kumluğun diz boyuna bile gelmediğinden de bihaberdir. Polisan tanklarının bulunduğu sahil kesiminde bulunan domates bahçelerinin Polisan'la birlikte tarih olduğunu da söyleyen olmamıştır. Havasının oksijen yaydığı, denizinin masmavi, ovasının yemyeşil olduğunu da düşünemez.
Önce İzocam, ardından Basf, Çolakoğlu, Lever, Polisan, Nasaş, Marshall, Diler temel atmaya başlayınca birbiri ardına, Dilovası tam da gülovası iken çöl ovası olup çıkıverdi. Önce zeytinlikler yok oldu. Ardından üzüm ve kiraz bahçeleri. Domates seraları, hıyarlıklarda kayboldu gitti.
1987'ye gelindiğinde Dilovası'nın yeniden gülovası olması için çok ciddi çalışmalar yapıldı. Dönemin Belediye Başkanı Ercan Dalkılıç, sonrasında Halit Yaşar, Musa Kahraman, Cemil Yaman, Ali Toltar , her daim ilçenin sanayiden soyutlaşması için ciddi ciddi çalıştılar. Lakin sanayicinin gücü merkezi hükümetin de desteğini alınca Dilovası halkının beklentisi yine heveste kaldı. Mevcut başkan Hamza Şayir'in düşüncesi nedir , duymuş değilim.
Bugün Dilovası 'nı taşımanın maliyetinin ne olacağını Büyükakın hesaplamış mıdır bilemem. Ancak konu sadece meskenleri fiziki olarak taşımak değil, Dilovası ruhunu da ortadan kaldırmak gayretidir. Bu da Dilovası halkına ihanettir, adaletsizliktir, haksızlıktır. Sanayicinin gücünü alenen teyit etmektir.
Türkiye'nin bir çok ağır sanayisi barınıyor ilçede. Kabul; bunlar ekonomiye lokomotiflik yapıyor. Bunlar bilinen şeyler. Fakat bilinmesi gereken bir gerçekte : Dilovası halkının uzaktan kumandayla çalışacak kitle olmadığıdır.
İlçedeki yapıcı , sert ve çoğu kez de mantıklı muhalefetiyle dikkat çeken CHP Dilovası İlçe Başkanı Kerem Aydemir bu konuda ne düşünüyor bilmiyorum da, Dilovası'nın taşınması değil , sanayinin ıslah edilmesi noktasında hareket etmesinin ilçenin hayrına olacağını görmek gerekir.
Demek istediğim şu; Başkan Büyükakın popülist projelerden çok , realist hedeflere yürürse Dilovası da, kendisi de kazanan olur.