2004'te beyaz perdeye aktarılmış bir film vardı. Roland Emmerich'ın yönettiği, Jake Gyllenhaal, Dennis Quaid ve Emmy Rossum baş rolleri paylaştıkları film. 3-5 kez keyifle izlemiştim. Film, bir dizi aşırı hava olayını ve yeni bir buzul çağına yol açan olayları anlatıyordu. Elektrikler kesik, her yer donmuş, insanlar nefes alamaz hale gelmişti.
Son dört gündür Darıca'da olup biteni gördükçe, aklıma ilk, ' Yarından sonra' filmi geldi. Fakat arada büyük bir fark vardı. O filmde insanlar soğuktan donuyor, ölüyor, çaresiz kalıyorlardı ve yardım edecek bir güç yoktu, devlet de yoktu.
Darıca'da ise her şey farklıydı. Tek benzerlik soğuklukları aynıydı. Elektrik yoktu, hava buzdu, yemek yapacak enerjileri yoktu ama yanlarında , onları yalnız bırakmayan bir devlet vardı. Vali oradaydı, kaymakam oradaydı , belediye başkanı seferber olmuştu , oradaydı.
Bu satırları kaleme almadan önce, son durum hakkında bilgi almak için Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık'ı aradım. Telefonu şoförü açtı . '' Ercan Bey, Başkanımız Palgaz'la toplantıda, aradığınızı iletirim.'' dedi. Ardından , Darıca Kaymakamı Yüksel Kara'yı aradım. O da 'kriz masası'nda , toplantıdaydı.
Kocaeli Valisi İlhami Aktaş'ı aramak için telefonunu tuşluyordum ki, Vali Bey'in de toplantıya başkanlık yaptığını öğrendim. Velhasıl devlet, Darıca'daydı. Devletin tüm organları, ilgili tüm birimleri , yetkili tüm erkleri , etkili tüm makamları Darıca'daydı.
Malum ; Dört gündür Darıca adeta bütün olumsuzlukları yaşıyor.
Elektrik yok, okullar tatil, doğalgaz yok, hayat yok..!
Tüm bunları irdeleyeceğiz.
Ama önce başa dönelim. Sonrasında gelişmelere yönelik düşüncelerimi paylaşacak, ardında da '' Kara gün dostları ve felaket tellalları '' üzerine değerlendirme yapacağım. Yazının son bölümünde ise konunun başlangıcına vesile olan mihrakla alakalı önerimi yazacağım.
RAMS İnşaat tarafından dört gün önce başlatılan ihmal, basiretsizlik, sorumsuzluk ve duyarsızlık zincirinden sonra Darıcalıların yaşamını adeta işkenceye çeviren gelişmelere 'afet' diyecek olursak, konuyu üç kategoride incelememiz mümkün.
1- AFETTE DAYANIŞMA: Türk örf ve adetinde değişmez bir kural , manevi bir bağ vardır. Dayanışma güdüsü. Darıca'da üst üste gelen RAMS kaynaklı bu afete baktığımızda iki şeyi görüyoruz.
Birincisi ; Devlet tüm olanak ve beceri yeteneğiyle konuya hakim olmuştur. Belediyenin ilgili birimleri , Başkan Muzaffer Bıyık'la birlikte tam bir seferberlik içine girmiştir. Binlerce hane, on binlerce vatandaşla birebir ilgilenerek ihtiyaç ve sorunlarına anında cevap verilerek , müthiş bir performans kazanılmıştır. Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık ve ekibini içtenlikle kutlamak gerek.
Keza ; Darıca Kaymakamı Yüksel Kara'nın gösterdiği çaba ve krizi yönetebilme kabiliyeti ise tam da devletin gücüdür. Kara'ya da teşekkürler.
Vali'ye gelince... Daha ilk günden beri Darıca'dan ayrılmayan, adeta ilçede kamp kuran , tüm alt kademeyi yönetmek ve organizasyon çabası gerçekten takdire şayandır. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın'ın gayretlerini de unutmamak gerekir.
Darıca'da afet derecesindeki gelişmeye duyarsız kalmayan GTO Başkanı Abdurrahman Aslantaş'ın emeği hafızalarda hep kalacaktır. Darıca'da kurduğu seyyar aşevi, ilçede vatandaşlara hızır gibi yetiştiğinden, takdir edilmelidir. Nene Hatun Mahallesi Muhtarı Hakan Uğurlu bile kendi imkanlarıyla adeta iyilik için kendini parçalıyor.
Sadece doğal afetlerde , savaşta , kıtlıkta değil; İnsan eliyle gerçekleşen adeta doğal afet gibi toplumu etkileyen olumsuz gelişmelerde de, dayanışmaya sergileyen toplumuz. Darıca'daki devletin üstün çabaları , milletin dayanışması yarın tarihe mal olacaktır, sayfalarda yerini alacaktır.
İkincisi; Afetten kasırga çıkaranların , kıçlarına kına yakıp bayram edenlerin olduğu da bir gerçek. Darıca'da dört gündür bunu görmek mümkün. Ben buna 'fırsatçıların bayramı'' diyorum. Çünkü afet ve savaş döneminde muhalefet olmaz. Sevinmek , pirim peşinde koşmak , rakibe bel altı vurmak , siyaset yapmak vatana ihanetten başka bir şey değildir. Orada yaşayan insanlara da hakarettir. Maalesef Darıca'da muhalefetin dört gündür uyguladığı politika bu yönde. Başkan Muzaffer Bıyık'a nasıl ve nereden vururuz diye ellerini ovuşturanların kaç gram vicdan taşıdıkları sorgulanmalıdır?
2- AFET SONRASI :
Birincisi ; Hukuk devreye girmeli. Palgaz'dan Sedaş'a , RAMS yönetiminden sözde kepçe operatörüne , yasal çerçevede hesap sorulmalıdır.
İkincisi; Doğalgaz patlamasından etkilenen , yaralanan her bir vatandaşa mutlaka maddi yardımda bulunulmalı. Hasar gören evlerin tamiratları ilgili firma tarafından yapılmalıdır.
Üçüncüsü; Yeni yılın ilk ayında , yani Ocak ayında Darıca'da hiç bir haneye ve iş yerine kesinlikle ve kesinlikle doğalgaz ve elektrik faturası düzenlenmemeli, ilçe halkına 'özür jesti' yapılmalıdır.
Dördüncüsü; Tüm maddi kayıplar RAMS denen firmaya fatura edilmelidir. Hem de hiç tereddüt edilmeden. A'dan Z'ye RAMS bedel ödemelidir.
SONUÇ ve SORU : Darıcalıların çektiği eziyetin odağı belli. Sorumlusu orada duruyor. Ve halen yetkili makamların açıklama yaparken ''Bir özel firmanın yaptığı kazı '' şeklinde başlayan açıklamalarını ayıplıyorum. Neden böyle diplomatik, çekimser ve korkak ağız kullanılır ki. Kimdir bu özel firma ? Darıca'da on binlerce vatandaş mağduriyet yaşarken , kalkıp açık açık '' Bu hatanın sahibi RAMS İnşaat firmasıdır.'' neden denilmiyor ? Kimden , neden , niçin çekinirsiniz ki. ! Ve bunu açıkça ilan ettikten sonra da , RAMS'a uygulanacak ceza-i işlemin adı niçin konulmuyor?