Çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kasımpaşaspor’a olan ilgisini bilmeyen yoktur. Futbola yakınlığı da aşikar. Her fırsatta spora, özellikle futbola olan sevgisini göstermekten de geri kalmaz Cumhurbaşkanı’mız.
Daha geçen günler Başbakan kimliğiyle son kez çift kale maç yaptığını , iyi performans gösterdiğini biliriz.
Cumhurbaşkanı’mız Kasımpaşaspor’u bilir, Rizespor’u bilir, Fenerbahçe’yi bilir, lakin Gebzespor’u bilmez. Yok yok, günahını almayayım.. Gebzespor’u da bilir. Rahmetli Ahmet Penbegüllü dönemlerinden iyi bilir Gebzespor’u. İstanbul Büyükşehir Belediye Spor’un güreş takımı ile Gebzespor’un güreş takımının müsabakalarından hatırlar muhtemelen.
Zira o tarihlerde fırtına gibi esen bir Gebzespor vardı. Kasımpaşa’yı bile devirdiğini hatırlarım.
Evinin bir köşesinde ‘İETT forveti’’ kimliğini halen hatıra saklayıp nostalji yapan Cumhurbaşkanı’mızın spor kulüplerine verdiği destek, sporcuların yetişmesi için harcadığı enerji, futbolcularımızın ‘’sağlam kafa’’ sahibi olmaları yönünde ki telkinleri de bilinen gerçeklerdir.
İşin içine ‘gerçekler’ kavramı girince, Gebzespor konusuna ‘gerçek-ten’ bakmak gerektiğini düşünüyorum.
Hani ‘sağlam kafa sağlam vucutta bulunur’ demiş ya atalarımız. İyi demişler de, biraz eksik demişler gibi . Diğer yandan yeni nesilin ‘sağlam kafa’ sahibi olmalarını isteyen Cumhurbaşkanı’mızın mesajlarını galiba sadece sporcular üzerine almış. Aksi olsaydı kent yöneticileri de spora dair karar verirken sağlam kafa ile karar vermek durumunda kalırlardır.
Gebzespor’a yönelik Büyükşehir yönetiminin verdiği ‘yok etme’ kararını duyunca anlıyoruz ki, sağlam kafa kavramı bazılarının kafasına girmemiş. Bir yöneticide spora dair iyi niyetli kafa yoksa , girmesi de beklenemez zaten.
Dikkatinizi çekiyorsa asıl anlatmak istediğim konuya halen girmedim. Sağ elimle sol kulağımı gösteriyorum. Konu spor, Gebzespor olunca biraz antreman olsun diye uzatıyorum lafı. İlerleyen satırlarda lafı gediğine oturtacağım.
Nasıl oturttuğumuda hissetmesi gerekenler kesinlikle hissedeceklerdir.
Dönelim yeniden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a..
Allah’tan Erdoğan sporu seviyor da belki yaraya melhem olur , yoksa bu Gebzespor’a yaşatılan eziyet, ne IŞİD’ın Ortadoğu’da çektirdiği ezziyete benzer, ne de İsrail’in Gazze’de sergilediği insanlık dışı katliamlara.
O yüzden Gebzespor konusunda çare Erdoğan’dır…
Bu ülkede doğum kontrolünden yağlı güreşe, çocuk sayısından bilek güreşine, raftaki biradan tastaki çorbaya her şeye karar veren Erdoğan olduğuna göre, Gebzespor otoparkının nihayi kararını da Erdoğan’ın vermesi gerekir.(!)
Ancak görüyoruz ki, Büyükşehir Başkanı Karaosmanoğlu biat kültüründen uzaklaşıyor ve kararları kendisi vermeye çalışıyor. Erdoğan’a ihanet dönemine mi girdi anlayamıyorum.
Anlamadığım bir şey daha var…Hatta bir çok şey.
Mesela:
1- 23 yıldır Gebzespor’a ait olan ve tüm geliri bu spor kulübüne giden otoparak, niçin İlker Çakır başkanlığında Büyükşehir’in gözüne batmıştır?
2-Bir ay önce başkanlığa seçilen Çakır’ın, mezbeleliği sporcuya yakışır hale getirmeye başlaması niçin Karaosmanoğlu’nun hışmına uğramıştır?
3-Mehmet Emin Akın’ın belediye başkanlığı döneminde , 1991/4075 sayılı kararı ile Gebzespor’a devrettiği bin 584 metrekarelik arsa, adeta zapt edilirken, devralma işlemi gerçekleşir gerçekleşmez otopark alanının Belde A.Ş tarafından işletilmeye başlatılmasının gerekçesi nedir?
4- İlker Çakır kimin ya da kimlerin ayağına bastı, nasıl bir rant havuzuna mani oldu?
5-Belde A.Ş'nin Mali Müşaviri kimdir?
Benzer yığınla soru geliyor aklıma.. Şimdilik sormayacağım.
Fakat bugün Cumhurbaşkanı ile Kıbrıs’ta olsaydım, futbola sevdasını bildiğim Cumhur’un Reis’ine şunu sormak isterdim;
-Madem hepimiz darbelere karşıyız, Gebzespor’a vurulan darbeden haberiniz var mı?
Öyleya darbe darbedir… Ha askeri darbe, ha paralel darbe, ha spora darbe.