Farkında mısınız; Türkiye’de ne zaman sıçrama olsa, demokratikleşme yolunda hamle yapılsa, büyük ve önemli projeler hayata geçse ve ne zaman ki kardeşlik bağları güçlense şehit haberleri geliyor.
Beşiktaş’ta patlayan bombanın da, Kayseri’deki bombanın sebebi de bu.
Hatta daha dün akşam Ankara’da suikaste kurban giden Rus Büyükelçi Karlov’un vurulmasının sebebi de bu değil midir?
Anayasa çalışması mecliste…
Cumhurbaşkanlığı sistemi yolda..
Türk askeri barış için sınır ötesinde..
Türk uydusu uzayda...
Binlerce esnafı ilgilendiren 250 milyar liralık kredi desteği hazinede…
Güneydoğu’da görülmemiş kentsel dönüşüm ve toplu konut projeleri başlamak üzere…
Benzeri örnekleri çoğaltmamız mümkün.
Ama nedense tam da bu süreçte bombalar patlıyor değil mi?
Bunun iki sebebi var… Bir; içeride huzuru bozmak, kardeşi kardeşe düşürmek, Türkiye’yi Suriye bataklığına çekmek.
İki: 15 Temmuz hainliğini tutturamayanların dış odaklarla el ele vererek planlarını gerçekleştirme çabası.
Bu iki sebeptir bugün patlayan bombaların nedeni. Elbette tüm bu oyunların farkındayız. Ve gün bugündür, çok daha el ele vermeli, kenetleşmeliyiz. Bin yılı aşkındır aynı coğrafyada nefes alan Türkiye’nin çimentosu olmuş etnik kökenlerin bu oyunu bozacağından şüphe yok.
Sokaklarda patlayan hain bombalar, gencecik bedenlere kast eden tuzaklar sakın ola ürpertiye meal vermesin. Zaten terörün amacı da bu değil mi?
Bugün millet olarak çok daha dirlik, birlik içinde olmalıyız. Korkmadan önümüze bakmalı, kalleşlere de cezalarını hukuk önünde en sert biçimde vermeliyiz.
Bugün kardeşliğimizin, bütünlüğümüzün tavan yaptığı gün olmalı, hiçbir provokasyona gelmeden.
Unutmayalım ki sağduyu, kardeşlik ve barışı, huzur ve sükuneti getirecektir.