Mesleğe başladığımda , Gebze'nin ''Şeref Artar'' isimli bir kaymakamı vardı... Yaşıyorsa kulakları çınlasın, merhumsa mekanı cennet olsun. 12 Eylül kahpe darbesi olmuş, biz de gaztecilkikle tanışmıştık. O gün bu gündür elimiz kalem tutuyor.
Kaymakam Artar'a 'abi ' diye hitap ederdim. Yaşımızın gençliği , o'nun da yaşını almışlığı, ak düşmüş saçlarından dolayı böyle hitabı uygun görmüştüm kendime.
Kaymakam Şeref Abi....
Şeref Abi devletti.... Erk onda, yetki , makam onda, köyler onda, velhasıl herşey ondaydı. Bir yandan ihtilal, diğer yandan kaymakamlık forsu titrerdi bürokrasi Şeref Abi'den. Beni de severdi. Kıvırcık bonus saçlı, toy bir muhabir olduğumdan görmezden gelirdi bazı eksiklerimi. Bir defasında , 10 Kasım'da Atatürk'ün yas haberini onun beyanatıyla birleştirip gülen bir fotoğrafını kullanmıştık Uyanış'ta...
O günün öğlen vakti makamındaydım.... ''Evladım, Atamızın ölüm yıl dönümü, sen benim gülen bir fotoğrafımı basmıssın gazeteye. Siz beni konseye hedef mi gösteriyorsunuz?'' derken bile abi modundaydı.
O gün bugündür , Gebze'de kaç kaymakam kaldı hafızamızda bilem. Kaç vali tanıdım, unuttum. Bir tek vali İhsan Dede vardır us'umda.
Kaymakam demek devlet demektir. Hele o tarihlerde suratı asık, kaşları çatık, halktan kopuk, makamdan çıkmayan, koltuktan kalkmayan, emir üzerine emir yağdıran valiler, kaymakamlar vardı. Devletin soğuk yüzüydüler.
Demek ki herşey zamanla değişiyor, gelişiyor... Belki iktidar edenin inisiyatifi veya koltuğu meşgul edenenin kişiliğ değiştiriyor zamanı.
Tıpkı Darıca'da olduğu gibi....
Darıca Kaymakamı Yüksel Kara'yı epeydir takip ediyor, icraatlarını not alıyorum. Benim mesleğe başladığım ve tanıdığım hiç bir kaymakamla örtüşmüyor edası. İtiraf edeyim, içten içe '' Bu nasıl bir kaymakamdır, böyle kaymakam mı olur, biz böyle bir kaymakam görmedik'' dediğim bile oluyor.
Adam göreve başladığından beri makamda oturmuyor...Astlarına makamdan emirler yağdırmıyor, vatandaşı kapıdan kovdurmuyor. Devletin şevkatini hanelere yansıtırken bir de alışılmışın ötesinde işler yapıyor...
Mesela; Bu Korona illetinden dolayı evine sabaha karşı gidiyor. Çünkü gece yarılarına karşı o sokak senin , bu cadde benim kapı kapı geziyor. Her bir vatandaşa, esnafa kuralları bizzat hatırlatıyor, uyaıyor, ikaz ediyor ve elbirliğiyle virüsün haddini bildireceğimizi anlatıyor. Ceza yazılmasından ziyade eğitimle sorunun çözüleceğine inanıyor.
Mesela ; Dün İstasyon Caddesi'nde geç vakte kadar sokaktaydı.
Mesela; Bugün Pazartesi... Semt pazarında yine Kaymakam Yüksel Kara vardı. Yanında iki zabıta , iki bekçi. Ne yaptı pazarda?
Pazarda esnaflar ve vatandaşlarla sohbet eden Kaymakam , kalabalık ortamların virüsün yayılma hızınının artırdığına dikkat çekerek, maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyulması için çağrıda bulundu. Tezgahları tek tek gezen Kaymakam Kara , sosyal mesafeye ve maske eldiven kullanımına dikkat edilmesi, çalışanların ve müşterilerin ürünlere asgari düzeyde temas etmeleri ve işyerlerinde hijyen kurallarına uyulması konularında pazar esnafını ve vatandaşları uyardı.
Başka ne yaptı ?.
1-Hes kodu
2-Pazar yerinde sigara yasağı
3-Pazarcıların eldiven kullanımı
4-Pazarcıların bağırmaması
5-Tezgahların mesafesi gibi konularda pazarcı esnafını bilgilendirdi, uyardı, onları dinledi....
Demem o ki; Biz böyle bir kaymakamı ancak filmlerde görürdük. Gerçek hayatta da olabiliyormuş meğer. Sahi , böyle kaymakam mı olur?