Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın geçtiğimiz günler yüksek sesle dile getirdiği ‘’Başkanlık sistemi’’ nin sadece tartışılması değil, içi doldurularak hayata geçirilmesi de artık kaçınılmaz gibi görünüyor.
O nedenle bugün, Başkanlık sistemi denen yönetim biçimini irdelemekte yarar var.. Bu vesileyle hem sisteme göz atalım hem de , Türkiye için gerekli midir ona bakalım.
Tabii bir de konuyu sadece Erdoğan üzerine oturtmak gibi yanlış algıları sorgulamak gerekiyor.
Öncelikle şunu net söylemek lazım: Türkiye’nin geldiği noktada uniter devlet yapısı, artık bu devlete dar gelmekte ve yenilenme ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bir yanlışta sistemin sanki Erdoğan’ın şahsi meselesi olarak işlenmesidir. Oysa basit anlatımla ifade edecek olursak ; bu dünya Kanuni Sultan Süleyman’a kalmadı ki Erdoğan’a kalsın. Demek ki sistem değişiminin istenmesindeki ana tema ülkemizin yenilenmesi ve çağımızın ihtiyaçlarına ayak uydurma istemidir. Yoksa Erdoğan’da sonuçta her insan gibi fanidir. Asl olan ülkemizin bekasıdır.
Peki Türkiye ‘Başkanlık Sistemi’’ne geçer mi, geçmeli mi, geçerse kriterler ne olmalı? Bu soruların cevabı çok önemlidir. Ayrıca yol haritasını da biçimlendirir.
Şu bir muhakkak ki, sistemin yolu sivil bir anayasa ile ilintilidir. Dikkat ederseniz ‘sivil anayasa’’ diyorum. Zira Türkiye’de 1960’tan gelen ve onu devam ettiren 12 Eylül 1980 anayasası mevcuttur. Daha da geriye gidecek olursak 1923’ü de ekleyebiliriz.
Erdoğan’ın ifadesiyle ‘’Mevzuat Amca’nın ’’ ortadan kalkmasının yolu da yeni bir anayasadır. Başkanlık sistemine gitmenin yolu ise yeni bir anayasadır.
Tartışmaları takip ediyorsunuzdur… Başkanlık ama hangi tip başkanlık?
Evet bu soru hassasiyetle tartışılmalıdır. Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi ‘’Türk tipi Başkanlık’’ arayışının daha doğru olacağı kanaatindeyim. Zira ABD bize uymaz. Çünkü 52 devletin birleşiminden doğan ABD ile Türkiye’nin yapısal dengeleri ve unsurları da çok farklıdır. Fransa’daki yarı başkanlık bize yine uymaz. Suriye veya Almanya’daki yönetim biçimleri de işimize gelmez.
O halde doğrusu; Türkiye’nin oluşum harcını , etnik kökenleri, azınlıkları ve coğrafi dengeleri de dikkate alarak önce yeni bir anayasa, ardından referandum sonuçlu bir başkanlık sistemine gidebilmektir.
Şöyle bir endişe ve korku da yersizdir; Türkiye, başkanlık sistemine geçerse ülke eyaletlere bölünecek, özerk yönetimler devreye girecek. Yok böyle bir şey.
Türk tipi Başkanlık sisteminin asıl gayesi aslında ‘’Mevzuat Amca’’nın ortadan kaldırılması, iki başlı iradenin bertaraf edilmesidir.
O nedenle korkmaya, endişelenmeye, hayal alemine dalmaya gerek yok. Madem Dünya’da söz sahibi olacağız, madem 2023’ü hedef almışız aklın yolu birdir.
O yol, yeni anayasa ve Başkanlık yoludur.