Önce şunu belirteyim.. Yiğidin hakkını teslim etmek gerekirse, Çayırova Belediye Başkanı Bünyamin Çiftçi'nin basın bürosu dört dörtlük bir iş çıkardı. Başkan Çiftçi'nin basın toplantısından izlenimlerimi yansıtmadan önce , ekrana dair gözlemimi aktarayım.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi'nin gösteri salonunda ışıklar sönünce , göreceklerimizin beni içine çekip perdenin tam orta yerine haps edeceğini düşünemedim. Zira harika ötesi bir sinevizyon çalışması vardı ekranda. Sesi diyaframdan çıkan tok sesli , daudi vurgulu seslendirmen yabancı gelmediyse de, ismini o an hatırlayamadım. Çayırova Belediyesi basın bürosunu şundan tebrik ediyorum; Mükemmel bir arşive sahipler. Çiftçi'nin göreve geldiğinden bu yana, yani iki yıldır muntazam bir arşiv, havadan karadan, durağan ve hareketli günü birlik çekimler arşivlemişler. Ekranda gördüklerimiz buydu. İki yılda yapılan hizmetler, ilçeye kazandırılan projeler... Ve kadrajlarını çok iyi kullanan basın bürosundaki teknik ekibin üstün performansı. Büronun kaptan köşkünde oturan Aydın Turan , servisin emektarı Ali Yeşilyurt ve Yahya Kahraman'ın haklarını teslim ettikten sonra gelelim Çiftçi'ye...
Çayırova Belediye Başkanı Bünyamin Çiftçi'nin bir basın toplantısına ilk kez katıldım. Dolayısıyla Çifti'nin sahne ve mikrofon kabiliyetini, doğaçlama yeteneğini, konuşurken aralara serpiştirdiği teşbih ve esprileri de ilk defa görmüş oldum.
Hep söylerim ; Siyaset insanları ikna etme sanatıdır.
Bir siyasetçi bu sanatı ne denli başarıyla icraa ederse , o boyutta kitleye sahip olur. Bunun ucu acıktır ve girebildiği her gönüle girer, orada yer eder. Kürsüye bağlı kalmak yerine daha doğal olmayı tercih eden Çiftçi'de , siyaset sanatını naturel gördüm. İhlaslı insanların belki de doğasında var, konuşurken tebessümlü olmayı, karşısındakiyle göz temasında bulunmayı , yüreğe dokunmayı öncelik kılarlar. Çiftçi'de de tam bu profili buldum. Rahat, samimi, doğal, sevecen ve net.
Çiftçi , Çayırova'ya iki yılda neler yaptı, neler kazandırdı onlara girmeyeceğim, gazetemizin sütünlarında uzun uzadıya okumuşsunuzdur. Ben madalyonun diğer tarafındayım. Yani bir şehrieminin temsil ettiği, sorumluluk taşıdığı kentine ve kendine karşı olan sahiplenmişliğindeyim.
Düşünün; Ülkemiz ve bölgemiz son bir yılı virüsle boğuşarak geçiriyor. Pandeminin kol gezdiği bir süreçte , Çayırova'da onca proje hayata geçiriliyorsa ve ilçe halkının en büyük beklentileri halka kazandırılıyorsa, demek ki o şehremeni önce kentine, sonra kendine sahip çıkan halkına sadık kalmış, gönüllerde yer bulmuş demektir.
Bugün Çiftçi'i dinlerken ve çaktırmadan süzerken , Çayırova'nın sorunlarını da çok iyi bilen bir gazeteci olarak içimden geçirdiğim şuydu; Ekin zamanı tarlada alın teri döken bir çiftçi, nadas zamanı da ektiğini mutlaka biçer.