Bu başlığı bilinçli yazdım.. Günün tartışma konusu olduğundan yazı biraz daha fazla ilgi çeksin diye. Oysa yazının olması gereken başlığı ‘Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ idi. Tam ismi : Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Sarayı.
Atatürk Orman Çiftliği’ne inşa edilen…
‘Kaçak yapı’ olduğu tartışılan..
1 milyar 300 milyon liraya mal olan...
Hani şu görenleri kıskandıran saray.
Muhalefet için iyi bir malzeme. Maddi boyutu ile ele aldığımızda gerçekten korkunç para. Bir de ilave donatılarına harcanacak para var. Tahmini 600 milyon lira imiş. Yani neredeyse 2 milyar (iki katrilyon) liraya mal olmuş olacak.
Belki de devletin, yine devlet için yaptığı en babayiğit konut.
İşin maddi kısmını bir tarafa bırakalım..Ben işin o tarafında değilim. Nitekim çok iyi biliyorum ki , 5-10 sene sonra bu harcanan para devede kulak kalacak, orada duran devasa eser bu ülkenin gururu olacak. Ve ecdatlarımız bu yapıyı inşa edenleri minnetle anacak.
Konuya manevi pencereden bakmak gerekir. Tabi işin içinde siyaset olduğundan bu pencereden bakmak akıllara pek gelmiyor.
Ülkemizdeki bu saray mevzularına göz atarak irdelemekte yarar var. Bir de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı analiz etmek gerekir.
Yıldız Sarayı aklıma ilk gelen…Sizce zamanında aynı tartışmalar içinde yer almamış mıdır? Peki kötü mü olmuştur ?
Benim asıl anlayamadığım mesele şu: Bu saray Erdoğan’ın şahsına yaptığı bir konut mudur, yoksa devlet-i ahaliye mi? Öyle bir algı oluşturulup toplumda yansımalar yapılıyor ki, sanki Ak Saray, Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsına yaptığı bir mekan. Tapusu da üzerine kayıtlı .
Hani Allah gecinden versin; öldüğünde ahrete götürecekmiş gibi yansıtılıyor.
Oysa bu Ak Saray denilen Cumhurbaşkanlığı Sarayı tıpkı Çankaya Köşkü gibi devletin… Tıpkı Çırağan Sarayı gibi milletindir. Çankaya Köşkü’nde bugüne kadar on iki cumhurbaşkanı oturmuş gitmiş. Kime kalmış ?
Şimdiki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda da kim bilir Erdoğan’dan sonra kimler oturup gidecek. Baki kalan o konut olacak, bu devlet, millet olacak.
Bir de yine farklı pencereden bakalım…
Nasrettin Hoca’nın ‘Ye kürküm ye’ hikayesini bilmeyen yoktur. Dünya’ya karşı bir prestij ve güç gösterisi olarak bakmakta gerekir Ak Saray’a. ‘’Saraya şu kadar para harcandı, bu kadar binlerce insan o parayla doyardı’’ gibi duygu sömüren laflara da gerek yok .
Cumhurbaşkanlığı Sarayı bu ülkenin gücü ve imajıdır. Benim devletimi temsil edenler giyiminden kuşamına, uçağından konutuna iyinin de iyisini kullanmalıdırlar. Çünkü ben Türkiye Cumhuriyeti’nin ferdiyim ve bundan da gurur duyuyorum..
Benim ülkemin devlet adamı yabancı bir devlet adamını konuk ederken başı dik olmalı, konuk edeceği mekan örnek olmalı, havalı olmalı, gıpta ile bakılmalı. Pahalı olmalı.
Benim ülkemin devlet adamı ülke dışına çıkınca, evet en görkemli en donanımlı uçağa sahip olmalı.. Nitekim benim devlet adamımın beni temsil ettiğini bilirim. Bundan da onore olurum.
Kendimizden pay biçelim..
Evimize bir misafir geleceğinde onu en iyi şekilde ağırlamayı düşünmez miyiz? En iyi yatakta yatırmayı, en lezzeti yemekleri yedirmeyi, en güzel yerlerde gezdirmeyi, en lüks mekanlarda eğlendirmeyi…
Ak Saray’a bir de bu mantıkla bakın.
E tabi içinizde birazcık ülke sevdası ve devlet aşkı varsa.