Sanayi olanca gücüyle kirletiyor, halkın sesine kulak veren olmuyor, çevre kirliliği artıyor , DOSB yönetimi de sessiz kalıyor
Kurulduğundan beri yüzü hiç gülmeyen Dilovası'nda , bugüne kadar görev yapan belediye başkanları da köklüçözüm üretemedi.
2002 'de DOSB'un kurulmasıyla özgürlüğünü ilan eden sanayicilere belediye yaptırım uygulayamıyor, olan ilçe halkına oluyor.
Aslında hikaye 1960'lar da başladı. .. E-5'in hemen kenarında ilk kurulan sanayi kuruluşu İzocam olduğundan yöreye bir süre İzacam denildi. Henüz yerleşik mesken yoktu. Toplasanız koca Dilovası'na o tarihlerde 40-50 hane vardı ya da yoktu. İzocam'ın bacasını tütürmesiyle birlikte ötede beride pusuya yatmış sanayi kuruluşları teker teker boy göstermeye başladılar.
İŞ UMUDU GÖÇÜ ARTIRDI
Çolakoğlu, Polisan, Diler, Marshall, Solventaş, Lever (OMO) , Olmuksa, Basf Sümerbank derken üç tepe arasındaki güzelim ova, sanayinin de ovası haline gelmeye başlıyordu. Sanayi bacaları yükseldikçe insanlara yeni bir iş alanı, yeni bir umut, yeni bir yaşam alanı oluyordu Dilovası. Kimi Dilderesi diyor, kimi Diliskelesi, kimi ise halen İzocam ismini kullanıyordu semtin. Yıllar beraberinde büyük bir göçü de getiriyorsu. Doğu'dan , Doğu Anadolu'dan bir aş umuduyla valizini kapanın son durağı haline geldiğinde Dilovası, nufüsla birlikte sanayi , sanayi ile birlikte nufüsu da artıyordu.
Sanayinin içinde Dilovası , Dilovası içinde sanayi doğuyordu.
Ovanın tam ortasında henüz sanayi bacaları yükselmeden önce yeşillikler hüküm sürdüğünde kiraz bahçeleri, şeftali ve zeytinlikler çevreye doyumsuz bir meyve kokusu bırakıyordu. Tepelerin yamaçlarını muşmullah ağaçları, çavuş üzümlerinin salkımları süslerdi. Domates bahçeleri al al göze batardı her bir bahçede. Bugün Polisan'ın tanklarının olduğu sahil, kumluktu. İnsan boyu açılırdı herkes dalgalara karşı. Dilderesinde ala balıklar fingirderdi kayalar altında. Yemyeşil deniz, berrak dere, masmaviydi gökyüzü o yıllar. Elektrikte yoktu. Çıra, gaz lambası , fener aydınlatıyordu meskenlerin içini.
GECEKONDULAŞMA ARTTI
İrili ufaklı sanayi kuruluşları demir atınca ovaya , Alemdar liman da demir attırıyordu gemilere. Yavaş yavaş rengi değişmeye başladı yörenin. İnsanların nufüsüçoğaldıkça gecekondular da arttı. Eline kazma kürek kapan '' bir göz oda olsun benim olsun'' diyerek üç tepede hızla arttırdılar hane sayısını.
Bir yandan çarpık yapılaşma, bir yanda sanayi Dilovası'nın tüm yeşilliklerini , güzelliklerini , temiz havasını yok etmeye başlayınca takvim yaprakları 1987'yi gösteriyordu.
Dilovası belde kimliğini almış, nufüsü artmış, Muhallimköy'e bağlı semtliği yeni bir kimlikle tanışıyordu. Yöreye Dilovası ismi verilmiş ve yerel seçimler yapılacaktı. Ülke iktidarında Anavatan Partisi vardı . Dört eğilimi bir araya getiren Turgut Özal 'ın partisi Dilovası'nda da dört eğilimi buluşturup belediye seçimlerini kazanmanın hesabındaydı. Nitekim de öyle oldu.
DALKILIÇ HERKESİ TAPU SAHİBİ YAPTI
İlk seçimler, ilk heyecan sandıktan ANAP'ın çıkmasına yol açtı. ANAP'ın adayı da beldenin çok saygın bir ismiydi. Herkesi ancak o toparlayabilirdi ve öyle oldu. Ercan Dalkılıç'tı o isim.
Ercan Dalkılıç 1987'de mühürü aldığında tam üç dönem sürdürdü belediye başkanlığını. Herkesimden herkesin gönül dostuydu. Gariban babası , fakir dostuydu. O yüzden her gönülde bir yer edinmişti. Dilovası'nda kentleşme, şehirleşme, imar gibi önemli sosyal hizmetler Ercan Dalkılıç'la başlamıştı. Pek çok insan ev yaparken Dalkılıç'ın kapısı çalar, inşaat malzemelerini kamyon kamyon alırdı. Bu nedenle de Dilovası'nda hızlı bir konutlaşma başlıyordu. Ancak hemen hepsi gecekondu idi ve orman arazileri üzerindeydi. 1989 ara seçimlerine gelindiğinde yeniden aday olan Dalkılıç, Türk yerel yönetim tarihinde bir milat başlatıyordu. Orman Bakanlığı'yla yaptığı görüşmeler onucu Diliskelesi, Adatepe, Orhangazi mahallelerindeki orman arazilerini belediye ukdesine alıyor ve tapuları hak sahiplerine veriyordu. Böylece siyasi hayatına altın harflerle yazılacak bir ünvanı da bırakmış oluyordu. Evet , Dilovası halkını tapu ile buluşturan adam olarak gönüllerdeki yerini sağlamlaştırıyordu. Mustafa Özkan Fen İşleri Müdürü, Süleyman Seyhan Zabıta Müdürü, Ahmet Polat Su İşleri Şefi , Taylan Erkan Emlak Şefiydi.
Ercan Dalkılıç ; 1987- 1989, 1989- 1994, 1999-2004 tarihleri arasında üç dönem görev görev yapan tek isim olarak hafızalarda yerini almış oluyordu.
Dilovası sanayi kuruluşları olarak büyüdükçe , nufüs çoğaldıkça sorunlarda kendini göstermeye başlıyordu.
YAŞAR DİLOVASI'NI SUYLA TANIŞTIRDI
1999 seçimleri gelip kapıya dayanmıştı... Refah Partisi'nin adayı, aynı zamanda belediye meclis üyesi olan Halit Yaşar'dı.
Halit Yaşar, Dalkılıç'ın ezeli rakibiydi. İlahiyat mezunu, çok iyi bir hatip , siyasi donatısı epey yüksekti. Bilgi birikimi , kişisel meziyetleri, ikna kabiliyeti had safhadaydı. Tüm bu yeteneklerine Dilovası'nın eksiklerini , sorunlarını da ekleyince 1999 seçimlerinin galibi olarak sandıktan çıkmayı başarıyordu. Sadece 46 oy farkıyla olsada.
Halit Yaşar 'ın da Dilovası tarihinde iz bırakan bir isim olarak kalmasının pek çok sebebi vardı ama en önemlisi ''Dilovası'nı suyla buluşturan başkan'' olarak akıllarda kalıyordu. Z ira Halit Yaşar öncesinde beldenin en büyük sorunu su idi. Su İstanbul'dan İSKİ kanalıyla temin ediliyor, su tankerleriyle servis yapılıyordu ve evlerin muslukları yoktu. Halit Yaşar, evlerde , musluklarda suyu ilk akıtan adam olarak tarihteki yerini alıyordu. Buna rağmen bir dönem görev yapabildi. 2004 seçimlerini MHP'nin adayı Musa Karaman'a karşı kaybettiğinde belde de derin bir sessizlik hüküm sürüyordu.
KARAMAN'IN BORÇTAN GÖZÜ KORKTU
2004- 2009 yıllarında görev yapan Musa Kahraman öğretmendi. Siyasetten uzak bir hayatın içindeydi. Öğretmenlik maaşına yıllarca alışmış birisi olarak belediye borçlarıyla karşı karşıya kalınca ''Bu borçlar ömür boyu ödenmez'' sözü meşhur oldu. Yeni seçim döneminde partisince aday gösterilmedi.
Dilovası Belediyesi tarihinde bugüne kadar Dalkılıç sonrası her başkan ancak bir dönem görev yapabildi. Ya aday gösterilmediler, ya da kazanamadılar. Bugün iki dönemdir milletvekili olan Cemil Yaman ise 2009- 2014 yılları arasında beldenin belediye başkanlığını üstlendi. Fazilet kökenli Yaman , Dilovası'nda sosyal ve kültürel hizmetleriyle bilindi.
TOLTAR YOĞUN ESERLER BIRAKTI
Yaman'dan sonra ise yine partisi seçimleri kazandı. Bu kez aday gösterilen İnşaat Yüksek Mühendisi Ali Toltar 'dı. 2014- 2019 arası göreve seçilen Toltar , Dilovası'nda yarınlara iz bırakacak çok önemli ve özverili çalışmalar gerçekleştirdi. İsmini ilçe tarihine altın harflerle yazdırdı. Bunlardan bir kaçını sıralayacak olursak; İlçede doğalgaz kullanımı %18 iken, Toltar döneminde bu oran %92'ye çıktı. Toltar, 300'e yakın hane yapılmasına yardımcı oldu, asker ailelerine ve dar gelirlilere kesintisiz yardımcı oldu. Sünnet şölenleri düzenledi, ilçeye devlet hastanesi yapılmasına öncülük etti, Eynerce ve Batı kavşaklarını ilçeye kazandırdı, köylere hizmet götürdü, yeni yollar ve mesire alanları yaptı, 5 bin metre uzunluğunda yağmur suyu kanalı Toltar döneminde yapıldı. Merkez Cami ve Hz. Ali Camilerini Dilovası'na kazandırdı. Müftülük binası yaptı, eğitime büyük destek vererek ilçeye kreş ve anaokulları kazandırdı,yeni parklar, bahçeler yapmanın yanısıra Dilovası balıkçılar barınağı , Tavşancıl meydanı, Adatepe parkı, semt konakları, kapalı spor salonu, aile sağlık merkezi , üst geçitler Ali Toltar döneminin eserleri olarak kayıtlara geçti.
ŞAYİR PANDEMİYE DENK GELDİ
2019 yerel seçimlerinin kazananı ise yine AK Parti adayı Hamza Şayir oldu. Şayir görevinde bir yılı devirdi. Son beş ayı pandemi dönemine denk geldi. Sosyal faaliyetleri bu yönde öne çıktı. Maske ve gıda yardımı çalışmalarıyla görevine devam ediyor.
Buraya kadar sizlere bir nev-i Dilovası'nın ve belediyesinin tarihini anlatmaya çalıştık. O günden bugüne Dilovası'nın değişmeyen kaderi ise çevre kirliliği. Sadece bu değil tabii, ilçe halkının yeterli hizmet alamaması ve halen profesyönel belediyecilik yönetim anlayışının oturmamış olması. Belki de ondandır ki, belediye başkanlarının koltuk ömrü uzun olmuyor.
KEREM AYDEMİR TEK BAŞINA
Sanayi kuruluşlarının çok fazlalaşması ilçeyi Dilovası'ndan ziyade ''Dertovası'' na dönüştürmüş durumda. Her ne kadar merkezi hükümet ve yerel yöneticiler ''Dilovası'' taşınacak deyip duruyorlarsa da yıllardır, ne taşınacak bir Dilovası var, ne de taşıyabilecek siyasi irade. Özellikle Dilovası Organize Sanayi Bölgesi kimliğine kavuştuğundan beri ilçede yerel yönetimin hükmü ortadan kalktı gibi. Dilovası halkının en büyük derdi çevre kirliliği ve bundan dolayı kanser vakalarının artşı korkusu. Bu yönde zaman zaman eylemler yapan, yol kesen Dilovası halkına uzanan bir el pek görünmesede , tek başına muhalefet yapıp ilçe halkının sesini duyurmaya çalışan siyasetçi Kerem Aydemir dikkat çekiyor. CHP İlçe Başkanı Aydemir kah sosyal medya hesaplarından , kah sokak sohbetlerinden yerel yönetimin korkulu rüyası halinde.
MUSTAFA TÜRKER ETKİSİ
Aslında Dilovası'nın bu şekilde yanlızlığa itilmesinin en büyük sebebi 2002 yılında kurulan Dilovası Organize Sanayi Bölgesi (DOSB) .... 30 yıl önce Çolakoğlu Metalurji'de idari işler şefi olarak görev yapan , bugün DOSB'un patronu olan Mustafa Türker, neredeyse Dilovası'nın kuruluş tarihinin tam ortasında. Buna rağmen o kadar da uzak Dilovası'ndan. İlçenin tüm sorunlarını , geçmişini bugününü bilmesine rağmen ilçeye ve ilçe halkına kazanımı neredeyse hiç yok.
Dilovası'nda sorunların çözümü Dilovası halkını Dilovası'ndan taşımakla değil, Dilovası'nın hava sahasını yaşanmaz halle getiren sanayi kuruluşlarının disipline edilmesinden geçtiğini Mustafa Türker ne denli farkında bilmiyoruz.
HALKA KULAK VEREN YOK
Ama bilinen şu ki ; Kurulduğundan beri yüzü hiç gülmeyen Dilovası'nda , bugüne kadar görev yapan belediye başkanları da köklüçözüm üretemedi. 2002 'de DOSB'un kurulmasıyla özgürlüğünü ilan eden sanayicilere belediye yaptırım uygulayamıyor, olan ilçe halkına oluyor. Sanayi olanca gücüyle kirletiyor, halkın sesine kulak veren olmuyor, çevre kirliliği artıyor , DOSB yönetimi de sessiz kalıyor. Dilovası halkı tanklar ve kimyevi depolama alanları nedeniyle patlamaya hazır birer bomba. Yani burada oluşabilecek herhangi bir patlama ve yangında ciddi zararlar oluşacak.Adatepe’de 150 hanenin yaşadığı bir mahalle var. Orhangazi’ye ve birçok bölgeye de yakın bir yer. Dilovası Organize Sanayi Bölgesi ve Dilovası kent merkezi birbiriyle iç içe. Sanayi bölgesinin içinden otoban geçiyor, E-5 geçiyor ve bu tanklar otobana 30 metre uzaklıkta. Ve Dilovası halkı o günden bugüne yine yalnız.