Toplumların gelişmiş ve endüstrileşmiş olması ile kronik olan hastalıkların görülme sıklığı artmıştır. Bu hastalıkların başında kalp-damar hastalıkları ve kanserler gelmektedir. 20. yüzyılın başlarında en önemli ölüm sebebi enfeksiyon hastalıkları iken şu anda kalp-damar hastalıkları ve kanserler başı çekmektedir. Özellikle yaşla beraber görülme sıklığı artan şeker hastalığı ve tansiyon yüksekliği en önemli faktörler olmak üzere birçok nedenle damar sertliği (DS) gelişmektedir. Bu risk faktörleri içinde en önemli olanları sigara ve alkol tüketimi, şeker hastalığı, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, beslenme bozuklukları, şişmanlık (obezite) ve hareketsiz yaşam tarzıdır.
Sigara damar hücrelerini direk olarak etkileyerek hücrelerin ölümüne ve dökülmesine neden olmakta ve ayrıca damarın büzüşmesine yol açarak kan akımını direk olarak azaltmaktadır. Alkol tüketimi hem beslenme bozukluğu ile birlikte etki etmekte hem de direk olarak damar hücresini bozmaktadır. Alkol tüketimi ile kan vitamin B düzeyi azalacak ve DS hızlanacaktır. Kolesterol direk olarak damarda birikerek damar çapını daraltmaktadır. Dengesiz beslenme ve kilo fazlalığı da kan kolesterolünü ve kan basıncını yükseltmektedir. Şeker hastalığı tüm vücut damarlarında sistemik bir bozukluk yaratmakta ve hücrelerin erken ölmesine, kolesterolün hızla damar duvarına nüfuz etmesine, damarların yeterince genişlemesine neden olan koruyucu mekanizmaları bozarak da kan basıncının yükselmesine yol açarak DS gelişimini hızlandırmaktadır.
Çocukluk yaşlarından itibaren genetik olarak yatkınlığı olan bireylerde bu risk faktörler yardımıyla DS oluşum süreci başlar. Özellikle beslen bozukluğu yani abartılı beyaz un, yaş ve şeker tüketimi ve hareketsizlik ile damar iç duvarını saran hücrelerimizde sıkıntılar gelişir. Damarlar sağlıklı oldukları sürece kanı ve oksijeni dokularımıza taşımakla görevlidirler, bu işlevi gerçekleştirirken en önemli elemanları damar iç duvarını çepeçevre saran damar hücreleridir. Özellikle şeker yüksekliği, kolesterol ve sigara gibi etkenler ile bu hücrelerin fonksiyonları bozulur. Yapısal değişikliklerin meydana gelmesi ile kanın içinden damar duvarına kolesterol geçer ve damar daralmaya başlar, eğer yeterince birikim olursa damar tıkanır ve o doku görevini yapamaz hale gelir.
DS en fazla beyin, kalp, böbrek, boyu ve bacak, göz içi ve barsak damarlarını etkiler. Beyin dokusunda kan akımının yavaşlaması ile beyin dokusunda küçülme ve işlevsizlik başlar, eğer tam bir tıkanma olursa inme dediğimiz felç durumu gelişebilir. Koroner denilen kalp damarlarının daralması ile göğüs ağrısı gelişir ve tam tıkanmaları halinde kalp krizi ortaya çıkar. Aynı şekilde tam tıkanmalar gözde körlüğe, böbrekte böbrek yetmezliği ve tansiyon yüksekliğine ve barsaklarda sindirim zorluğu ve ölümle seyredebilen mezenter barsak infarktüsüne neden olacaktır.
Bu tür bir zorlukla karşılaşmamak için;
*Dengeli beslenin ve düzenli fizik aktivite yapın.
*Özellikle yüksek kolesterole neden olan katı yağlar, beyaz un ve un ürünleri ve şekerli gıdalardan uzak durun, sebze ve meyve tüketin, özellikle balık tüketimine önem verin.
*Sigara ve alkol tüketmeyin.
*Hipertansiyon ve şeker hastalığınız mevcutsa en azami tedavisini sağlayın ve ilaçlarınızı düzenli alın.