Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'daki açılış töreninde Kılıçdaroğlu'na çok sert yüklendi.
Recep Tayyip Erdoğan Ankara'da konuşuyor.
Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları şu şekilde:
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden beri yolsuzluklarla mücadele ettim. O dönemlerde kendi imkanlarımızla yaptığımız 7 barajla meseleyi kökten hallettik. Hatırlayın o günleri, herkes elinde bidonlarla giderler su istasyonlarından, su alırlardı. Kuyrukta anneler babalar çocuklar o günleri yaşadı. Bugünleri bize kim yaşattı, o CHP zihniyeti yaşattı. Biz 2,5 milyar dolar borçla bu belediyeyi devraldık. Bir taraftan borç ödedik, bir taraftan yatırım yaptık, su sorununu, çöp sorununu çözdük. Hatırlayın Ümraniye'de patlayan çöplüğü.
İşte bunlar hep CHP zihniyetinin ülkemize ödettiği bedellerdi. Sonra iktidara geldik ve gördük ki 76 şehrimizde su sıkıntısı yaşanıyor. Veysel Hocamızı (Eroğlu) önce bürokrat olarak sonra da bakan olarak göreve getirdik ve Türkiye'nin içme suyu meselesini çözdük. Sadece içme suyu değil tarihi projeleri hayata geçiren bir iktidar olarak karşınıza çıktık.
Konutlar, havaalanları, ki bunları 25'ten 57'ye çıkardık. İşte tüm bu yatırımları yaptık, ülkenin en ücra köşesinde 1-2 saatte ulaşma imkanına kavuştuk.Eskiden baraj gibi, büyük alt yapı gibi işleri yabancı firmalar yapardı çünkü ülkemizdeki firmalar yetersizdi. Biz ülkemizde ve üretimde milli ve yerli anlayışı ortaya çıkardık anladın mı Kemal. Artık kendi müteahhitlerimizle, işçilerimizle, mühendislerimizle projelerimizi yapabiliyoruz. Üçüncü havalimanı bu projelerden biridir. Yeni yatırımlarla birlikte, mevcut altyapının ıslah edilmesi konusunda çok büyük ilerlemeler kaydettik. Örneğin içme suyunda kayıp kaçak oranının yüzde 25 seviyesine düşürmeyi başardık, bu çok önemlidir. Kuzey Kıbrıs'a kadar su götürdük, Afrika'daki ülkelerin temiz içme suyuna erişimini sağladık.
Bir başka başarılı olduğumuz alan ağaç dikimidir. 2023 yılına kadar 7 milyar fidanı toprakla buluşturmuş olacağız. Dedim ya çevrecilikte bizimle kimse yarışamaz boşuna konuşmasınlar. Yok Greenpeace'şiymiş, yok şucu bucuymuş hiç fark etmez. Onlara sormak lazım kaç ağaç diktiniz?
Biz yaptığımız icraatları, Kılıçdaroğlu takip etmiyor ki. Takip etse bile, akşam başka sabah başka. Hayatı yalan. Üniversite sayımızı kaça ulaştırdık, sağlıkta yeni sağlık tesisi yaparak çalışan sayısını 370 binden 892 bine çıkararak sağlıkta tam bir devrime imza attık. SSK'nın başında görev yaptı, o yolsuzluklarını anlatacağım ve nasıl batırdın o kurumu, onu anlatacağım.O genel müdürlük döneminde acaba bir dikili ağacın var mı? Çünkü onun nazarında bürokrat hiçbir işe yaramaz. Bizim zamanımızda böyle olmadı.
Toplu konutta 805 bin yeni konut inşa ederek, dar gelirliler başta olmak üzere milletimizi ev sahibi yaptık. Bölünmüş yol uzunluğunu 79 senede 19 bin 500 km ilave yaparak yükselttik. Haberin var mı Kılıçdaroğlu?
Ülkemizde daha önce hiç olmayan hızlı tren hatlarının uzunluğu 1200 km'yi buldu, haberin var mı Kılıçdaroğlu?
26 havalimanı üzerine 29 havalimanı daha ilave ettik. Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi, Osmangazi Köprüsü gibi, Ilgaz Tüneli gibi dev projelere imza attık ve hayata geçirdik haberin var mı Kılıçdaroğlu?
İstanbul'un yeni havalimanı başta olmak üzere pek çok önemli proje şu anda devam ediyor. Önümüzdeki yılın sonuna kadar ilk etabı bitecek ve yılda 90 milyon kapasiteyle hizmete girecek.
Ekonomide, buralara dikkat et sen bundan da anlamazsın. Ekonomide IMF'ye borcumuz 23 milyar dolardı, 2013 Türkiye'nin IMF'ye borcu yok haberin var mı? Bak biz bir daha IMF'den borç almadık, göreve geldiğimizde Merkez Bankası'nda 28 milyar dolar rezervimiz vardı. Bunu 136 milyar dolara kadar çıkardık.
Duy Kılıçdaroğlu duy. Adeta 5 sente muhtaç Türkiye'yi, doğrudan uluslar arası sermaye yatırımı yapılan bir ülke haline bu iktidar getirdi. Türkiye biz geldiğimizde 36 milyar dolar ihracat yapıyordu. Şimdi 155 milyar dolar seviyesine doğru gidiyoruz. 9 milyon kişiye ilave istihdam sağladık. Büyümede beklentileri alt üst eden rakamlara ulaşıyor bütün dünyayı şaşırtıyoruz. Tilki yetişemediği üzüme koruk dermiş.
Geçtiğimiz 15 yılda ülkemizi zenginleştirmek ve her alanda muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak için elimizden geleni yaptık.Bu dönemde Türkiye çok kritik bir dönemden geçiyor.Cumhurbaşkanı, iktidarı, bakanlarıyla ülkemizi bu tarihi süreçten altının akıyla çıkarmaya çalışıyoruz.
Bu sıkıntıların içinde bir de Ana Muhalefetin başındaki zatın hezeyanlarına cevap vermek zorunda kalıyoruz. Ben milletimizin karşısına bu konularla çıkmaktan hicap duyuyorum.
Ama karşıdaki zatta utanma, hakka riayet gibi bir duygu olmadığı için bu konulara mecburen katılmak zorunda kalıyoruz.Bu zat çıktı geçen hafta cumhurbaşkanı ve ailesi yurtdışı hesaplarına milyonlarca dolar para yatırdı diye iftira attı.
Biz de ispat et dedik dün çıktı yurtdışındaki bir şirkete, şu kişi şu kadar milyon dolar para gönderdi diye bir takım sözler söyledielindeki bir tomar kağıdı salladı, dekontları da bunlar dedi.
Tabi dekont dediği kağıtları da ne gazetecilere ne de adli makamlara vermedi.avukatlar hemen kendisine, ilgili savcılığa ya da medyaya verin bunları dedi. O kağıtların ne olduğunu şimdilik kendisi ve bir de bu zatın eline o kağıtları tutuşturanlar biliyor. Bu zatın kağıtlarla ilk iftira atışı değil bubir ara isviçrede hesaplarım olduğunu söyledi, kendisini ispata davet ettiğimde belge gösteremedi rezil kepaze oldu.
Kendisine çok açık söyledim, dedim ki ispat et görevi bırakacağım, başbakanlıktan çekileceğim, ispat yokaynısını söylüyorum, ispat et, ben cumhurbaşkanlığını, siyasetini bırakacağımama sen de CHP'nin başına da milletin başına da bela olmaktan çekil. Değerli kardeşlerim aynı taktiği CHP'nin eski genel başkanı Deniz Baykal'a da uygulayarak onu da sıkıntıya soktuben siyasete girmeyeceğim dedi, ertesi gün siyasete girdi.
"Erdoğan'ın Baykal'ın kasetini izlediğini gördüm" diye bir şeyler geveledi bir başka gün de ondan sonra bizim yolumuzdan gidenler bile şunu soruyor 'acaba'.. Öyle kolay değil. Bunu sizler de herkese anlatacaksınız ki, bu ülke müfterilerin siyasetiyle o kadar yorulmasın.kendisini ispata davet edince öyle bir şey hatırlamıyorum diyor, millet de buna Çarkçı Kemal diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kılıçdaroğlu'nun yalanlarını şu şekilde sıraladı: Güney Asya'daki Tsunami felaketi için toplanan paraların o bölgeye gönderilmediğini ileri sürdü. Belgeleri yayınlayınca da hiçbir şey olmamış gibi kulağının üstüne yattı. Hayati Yazıcı'nın ÖSYM Başkanı'na mail gönderip birini üniversiteye gönderme talebinde bulunduğunu ileri sürmüştü. Mailin sahte olduğu ortaya çıktı ama bu utanmaz (Kılıçdaroğlu) yine özür dilemedi.
Altın klozet iddialarına kadar neler neler söylemişti. İddialarının hiçbirinin doğru çıkmamasına rağmen özür de dilemedi. Davet ettim seni, sıkıysa gel nasıl bir altın klozet var, görelim.
Yine bir arada grubumuzda bilmem kaç FETÖ'cü milletvekilinin olduğunu ve ispatlayacağını söylemişti. Şimdi CHP'nin FETÖ'cü milletvekilleri hakkında yakalama kararı verildi ve onlar ABD'de kurulan kumpasın içinde bizzat yer almıştır. O kadar çok yalanı var ki hangi birini yalanlasak.
FETÖ ve karanlık mahfillerin ellerine tutuşturdukları belgelerle yaptıkları bu ihanetin hesabı mutlaka sorulacaktır.
Ana muhalefetin düştüğü bir duruma, üzülüyorum. Ülkemiz adına üzülüyorum. Yerli ve milli CHP'liler için üzülüyorum. Mindere çıktı mı insan, düzgün bir rakip görmek istiyor.
Siz sıkı bir siyasi mücadele için ortaya çıkıyorsunuz ama karşınızda karikatür tipli birini görüyorsunuz. Ne yapalım artık nasip deyip işimize bakacağız.
Dün bu zatın hezeyanlarını ortaya dökmesinin hemen ardından avukatlar bir açıklama yaptı. Tüm milletimize sesleniyorum, bu kağıtların derhal savcılığa verilmesi çağrısında bulunuldu. 1 saat öncesine kadar avukatlara sordum, durum nedir. Henüz bu yönde bir gelişme olduğunu duymadık dediler.Buradan aynı çağrıyı yapıyorum.Madem elinde tüm belgelerin olduğunu söylüyorsun. Kürsüden sallamayı bırak.Git savcılığa teslim et.Suçlu varsa ortada, git teslim et. Ondan sonra çok daha rahat tepinirsin. O kürsüden salladığın her kağıt ya yalan ya yanlış çıktı.Bu defa kendisini kimin hangi sahte belgelerle aldattığını bilmiyoruz.
Sende zerre kadar haysiyet varsa, Mustafa Gündoğan ne zaman bana özel kalem olarak hizmet vermiş ispatla, ispatlayamıyorsan da o koltukta oturma.
Az buçuk ticareti, esnaflığı, girişimciliği bilenler için bu yapılan işlerde hiçbir sorun yoktur. Buradaki sorun, bu zatın iddia ettiği gibi, yurt dışına giden tek kuruş yoktur. Bir kez daha tekrarlıyorum. İddia edildiği gibi yurt dışına giden tek bir kuruş yok. Bu zatın dediği yalan.
Bir kez daha müfteri durumuna düştü mü, düştü. Peki hiç yüzü kızaracak mı, manda derisi gibi yüz var kendisinde, yüzünün kızaracağını sanmıyorum.