Şehircilik Şûrası'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "1940'tan itibaren yaşanan gecekondulaşmada aynı tip binlerce bina ortaya çıkmıştır. Bu yapılaşma tarzı derhal son bulmalıdır. Ben dikey değil yatay mimariden yanay
Şehircilik Şûrası 8 yıl aradan sonra ilk kez Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde Şehircilik Şurası'nda yapıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım toplantıda önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
Batı medeniyeti sahip olduğu devasa üretim kapasitesine rağmen insanlığın mutluluğuna aynı oranda katkı sunamıyor. Şehirle insan arasındaki ilişki insan öncelikli olmazsa yaşadığımız çevre manevi boyutuyla üzerimize çökmeye başlar. Dünyanın dört bir tarafında önemli şehirleri ziyaret etme imkanı buldum. Yaşadığımız sıkıntılar bize mahsus değil. Pek çok toplum benzer sancıları yaşıyor. Nüfusun kır ve kent dağılımı hızla bozulmakta. Ülkemize baktığımızda 1950'de nüfusumuzun sadece yüzde 25'i şehirlerimizde yaşarken bugün bu oran yüzde 90'ı aşmıştır. Gittiğim yerlerde nizami şehirleşme örneklerini de gördüm. Ama bir şeyin düzenli olması doğru ve güzel olduğu anlamına gelmiyor. Binaların meydanların belirli bir kimliği şahsiyeti vardır, olmalıdır. Hiçbiri diğerinin aynı değildir. Batı'da tek tipçi bir mimari anlayış vardır. Aynı tip binalardan yüzlerce binlerce görürsünüz. Batı mimarisi budur. Düzenli ama karakteri olmayan şehirleşme bizim idealimiz olamaz.
HAYAT TARZIMIZA UYGUN BİNALAR İNŞA ETME DÖNEMİ GELDİ
1940'tan itibaren yaşanan gecekondulaşmada aynı tip binlerce bina ortaya çıkmıştır. Bu yapılaşma tarzı artık son bulmalıdır. Bu şurada bunun üzerinde ısrarla durulmalıdır. Ben dikey değil yatay mimariden yanayım. İnsan toprağa yakın yaşamalıdır. Dikey mimarinin altında yatan geçek az topraktan çok büyük para kazanmaktır. Yapılan iş budur. Şimdi Ergün Bey'e (TOKİ Başkanı Mehmet Ergün Turan) sesleniyorum. Artık ülkemizde tarihimize, kültürümüze hayat tarzımıza uygun binalar inşa etme dönemi geldi, geçiyor.
AMERİKA'DA MANHATTAN'I DÜŞÜNÜN...
O çirkin yapılar yaylalarımızı kıyılarımızı dahi işgal etmeye başlamıştır. Karadeniz yaylalarında Ege'de Akdeniz'de gördüğüm yapılardan büyük rahatsızlık duyuyorum. Hep birlikte buna karşı set oluşturmalıyız. Şehirlerimiz gecekondu tarzı yapılardan kurtulurken şahsiyetsiz binalara terk edilmemelidir. Sadece rant, kazanç odaklı anlayışla şehir inşası gerçekleştiremeyiz.
Amerika'da Manhattan'ı düşünün... Devasa binaların arasına girdiğiniz zaman ruhsuz olduğunu görürsünüz. Bir insan orada medeni olarak yaşıyorum diyemezsiniz. Odanızdan betonu görürsünüz, yeşili değil.
Şehirleşmenin getirdiği güvenlik sorunlarını aşma konusunda da hep birlikte kafa yormalıyız. Bizim kültürümüzde zengin, fakir, patron, işçi yanyana evlerde oturabilmektedir. Bu birliktelik herkesin diğerinin halini görmesine, gerektiğinde yardım eli uzatmasına imkan sağlamaktadır. Bilinçli bir şekilde kurulan şehirler medeniyetlerin kurucu ve taşıyıcı şehirleri olmuştur.
DOĞU AFRİKA GEZİSİ
Muhataplarımıza gelin birlikte kazanalım çağrısı yapıyoruz. Sizi sömürelim diye sömürgecilik yapmıyoruz. Bu bizim tarihimizde yok. Tüm dünya ile ilişkilerimizi bu anlayışla kurma ve geliştirme çabasındayız. Bizler ihmal ettiğimiz için ya maceraperestler gitmiş ya da FETÖ gitmiş. Buralara ilk bizler gitmeliydik, köprüleri biz kurmalıydık. Bu coğrafyada yapılacak çok iş, edilecek çok hizmet var. Önümüzdeki dönemde FETÖ'nün oradaki tahribatlarını gidereceğiz. Biz bu kadarını bilmiyorduk diyorlar. Belgeleri önlerine koyunca gereğini yapacağız dediler.
ACIMASIZ BİR ŞEKİLDE YOLSUZLUK YAPIYORLAR
Ülkemizde yıkılıp yeniden yapılması geerken 6 milyonun üzerinde bina belirlenmiştir. Afetlerin ne zaman geleceği belli olmaz. Bizim elimizi çabuk tutmamız lazım. Kentsel dönüşüm için bugüne kadar 2.5 milyar lira kaynak kullanıldı. Kentsel dönüşüm çalışmalarında ne olur yerel mimariye uygun hareket edelim.
Bugün tekraren söylüyorum. Kot denilen bir olay var. Müteahhitler bununla ilgili acımasız bir şekilde yolsuzluk yapıyorlar.
Kotu denizden verme anlayışını getirmemiz lazım. Meyilli bir arazi. Beyefendi en yüksek noktadan alıyor. Böyle yapınca 2-3 kat yerine 5-6 kat bina çıkıyor. Bu işi kökünden kazımamız lazım. Her taraftan bakınca güzellik olması lazım. Bodrum diyorsun adam zemin yapıyor. Bu konularda belediyelerin hassas davranması lazım. Bodrum güneşi görmeyen yerdir. Etrafını açmak suretiyle bodrumu zemine dönüştüren anlayış ihanet içerisindedir.
CİDDİ BİR BOĞAZ YASASI'NIN ÇIKARTILMASI LAZIM
İstanbul Boğazı'nın hali ortada. Boğazı felç ettiler, bu yüzen. Bakıyorsun güzelim boğazda 6-7 kat binalar ön bölümlerde. Kararlı bir duruş sergilenmediği için bunlar oluyor. Ciddi bir Boğaz Yasası'nın çıkartılması lazım. Bunun için bakanlığımızın kararlı bir adım atması gerekiyor. Boğazın doğal güzelliğine farklılık getirmeliyiz.
Belediyelerimize bir süre tayin ediyoruz. 6 ayda bu planın onayı bitmelidir. İstediğim zaman bitiririm yok böyle bir şey. Şehirleşmeyi hızlandıralım.
BAŞBAKAN YILDIRIM: DÜNYADA KRİZ DERİNLEŞİRKEN TÜRKİYE ART ARDA
Şehircilik Şurası'nda konuşan Başbakan Binali Yıldırım ''Türkiye'de 15 yılda bir Türkiye'yi üç Türkiye yaptık. Mazlumlara mağdurlara kucak açan ev sahipliği yapan bir ülke oldu Türkiye'' dedi. Yıldırım, yapılarda dikey mimari yerine daha sosyal olan yatay mimarinin tercih edileceğini de belirtti. Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
''Türkiye'de 15 yılda bir Türkiye'yi üç Türkiye yaptık. Mazlumlara mağdurlara kucak açan ev sahipliği yapan bir ülke oldu Türkiye. Geçen 15 yılda dev yatırımları birer birer hayata geçirdik. Büyük projelerin biri bitmeden ötekine başlıyoruz. Çanakkale 1915 Köprüsü son olarak vatandaşlarımıza yeni bir hizmet olarak geliyor. Çanakkale Köprüsü ve otoyolları ile birlikte ihalesini dün gerçekleştirdik. 10.5 milyar dolarlık bir projeden bahsediyoruz. Dünyada kriz derinleşirken Türkiye art arda büyük projelere ya başlıyor ya da hizmete alıyor.
ŞEHİRLERİMİZİ YENİDEN İMAR EDECEĞİZ
Şehirlerimiz büyüyüp geliştikçe yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Dünyada artık sadece ülkeler değil şehirler de yarışıyor. Çevre ve şehirler bizlere ecdadımızdan bir emanettir. Şehirlerimizi afet ve deprem riskinden kurtaracak daha güvenli şekilde yeniden imar edeceğiz. Alçak bölücü terör örgütünün çukur siyasetiyle yakıp yıktığı Güneydoğu'daki yerleşim yerlerimizde 35 bin konutun yapımına başladık, hızla yapımı devam ediyor. Bir yıl içerisinde, eskisinden kat kat daha güzel, bütün ihtiyaçları düşünülmüş bu konutları yapıp Güneydoğu'da vatandaşlarımızın hizmetine vereceğiz. Sur'u (Diyarbakır) eskisinden çok daha güzel bir şekilde aslına uygun olarak bir cazibe merkezi haline getiriyoruz.
SUR CAZİBE MERKEZİ OLACAK
Şehir insan içindir. Gençler büyükler yaşlılar engelliler için de şehrin yapısı dokusu çok ama çok önemlidir. Onun için şehirlerimiz sadece beton yığınlarından oluimayacak ayrıca sosyal ihtiyaçların rahatça karşılanacağı mekanlara sahip olacaktır. Dikey mimari yerine daha sosyal olan yatay mimariyi daha çok tercih edeceğiz teşvik edeceğiz.
3 milyar ağacı toprakla buluşturduk. Yeşillik konusunda çok büyük emeklerimiz oldu. Kentsel dönüşüm mecburi dönüşüm değil gönüllü bir dönüşüme tabi tutulacak. Vatandaşlara daha iyisini göstereceğiz. Yeşil alanıyla parklarıyla alışveriş merkezleriyle yaşam alanına dönüşmüş yeni güzel mahalleri ve güzel şehirleri yapmak için bu şuralarda ortaya konacak fikirleri de değerlendirmiş olacağız. Sur Diyarbakır'ın cazibe merkezidir."