Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz pazar günü başlayan, Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar’ı kapsayan doğu Afrika ziyaretini izleme olanağı bulduk. Erdoğan, dönüş yolunda, gündeme ilişkin sorularımızı yanıtladı:
Doğu Afrika’daki bu ülkelere yapılan ziyaretlerin, ilişkileri geliştirmenin yanı sıra FETÖ ile mücadele açısından da önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Buralar, FETÖ’nün Afrika’daki önemli yapılanma merkezleri. En önemli yerlerden biri de Güney Afrika. İnşallah oraya da gideceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı’nın diğer güncel konulara ilişkin sorulara verdiği yanıtlar ana hatlarıyla şöyle:
Sivil hassasiyeti
Terör konusunda Türkiye’nin taarruza geçtiğini söylediniz. Fırat Kalkanı’nda durum nedir?
- Fırat Kalkanı Harekâtı’nda, El Bab’a dayanılmış durumda. El Bab dört bir yanından kuşatılmış vaziyette. DEAŞ, ciddi manada kan kaybında. Biz çalışmalarımızı koalisyon güçleri ile beraber yürütüyoruz. Zaman zaman Rusya’nın da desteği oluyor. TSK’nın sivillere zarar vermeme hassasiyeti nedeniyle bir zaman kaybımız var. Başbakan ve TSK ile yine değerlendireceğiz. Sayın Trump ile bir görüşme olursa, değerlendirmemiz gereken konular arasında yer alacaktır. Zaman kaybedemeyiz.
El Bab’da Suriye rejimiyle de karşı karşıya gelme ihtimalimiz olabilir mi?
- Rejimle zaten karşı karşıyayız. Cerablus’ta da kaldık, El Rai’de de, Dabık’ta da kaldık. Görünen değildi, maşa kullandı. Mesela Afrin uzantısında PYD devredeydi. ABD’nin verdiği silahlar nereye gitti, PYD-YPG hatta DEAŞ’a gitti. Bunları biliyoruz, belgeler bulgular hepsi elimizde. Ama benim temennim odur ki Cenevre süreci, Rusya ve İran’la birlikte Astana’da başlatılan süreç, inşallah rejimi olumlu bir noktaya çeker ve El Bab hallolmuş olur. El Bab’da süratle mesafe almak suretiyle oradaki işi bitirmek, daha derinliğine gitmemek lazım. Yapılan çalışma bu istikamettedir.
Meydanlara saygı
Referandumdan evet çıkarsa, 2019’u beklemeden genel başkanlığa dönecek misiniz?
- Onu bağlayıcı bir şey aslında yok. Seçim noktasında konu 2019. Parlamento’da seçimi erkene almak söz konusu mu, şu anda öyle bir şey söz konusu değil. Aslolan şey şu; milletimizin buradaki kararlılığı. Bence milletimizin kararını görmemizde çok büyük fayda var. Şu anda görünen o ki, millet kararlı. 7 Şubat itibariyle herhalde kampanyalar başlayacak, meydanlar hareketlenecek. Meydanların dili her zaman farklı olmuştur. Burada da yine meydanlara saygı duymak, meydanların dilini hep birlikte takip etmekte fayda var.
CHP, Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor. “Evet demek, İslam’a aykırı” dediler...
- Ana muhalefet partisinin tek müracaat kapısı Anayasa Mahkemesi. Millete gitmeyi hiçbir zaman tercih etmiş değil. Parlamento’da meydan okudu, ‘hodri meydan’ dedi. Hodri meydan dediysen niye Anayasa Mahkemesi’ne koşuyorsun? Başbakanlığım döneminde de aynıydı. Bunların iki kapısı vardır; ya gensoru, ya Anayasa Mahkemesi. Her ikisinden de ters dönerler, geri giderler, o ayrı. Demokraside yol, halktır, milli iradedir. Onlar ne derse desin, biz biliyoruz ki demokrasi, milli iradenin hakimiyetidir. Önümüzdeki süreçte inanıyorum ki milletimiz, bu 18 maddeyi her geçen gün daha iyi şekilde anlayacaktır. Halkımıza bunların iyi anlatılması, bilinçlendirilmesi önem arz ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu “İslami değildir” diyor. Acaba neyin İslami olduğundan haberi var mı, sormak lazım. Diyor ki, “Bu işler istişare ile yapılır.” Tamam da sen zaten teklifin karşısında olan bir partisin. Teklifi hazırlayanlar, istişareyi zaten enine boyuna yaptılar. Anayasa Komisyonu’na da geldi. Orada da tartışıldı ama istişare metodu ile değil, pet şişe atma metodu ile tartışıldı! Bunların istişareden anladıkları da maalesef bu! Öyle veya böyle, teklif kabul edildi. Şu anda onlar kendi görevini yapacak, Anayasa Mahkemesi de şüphesiz kendi görevini yapacaktır. Çıkacak neticeye göre de herkes yoluna devam edecektir.
Referanduma, OHAL ile mi gidilecek?
- OHAL ile gidilmesi noktasında sorun yok. Çok daha rahat bir zemin de hazırlayabilir. Hükümetin de bu inançta olduğu kanaatindeyim. Çünkü OHAL ile seçim olmaz diye bir şey yok. Biz iktidara gelmeden önce de seçim OHAL ortamında yapılmıştı. OHAL’i o dönemde kaldırdık. Bunlar yakın siyasi tarihimizi bilmiyorlar, dünyada ne oluyor ondan da haberi yok.
Meydanlarda olacak mısınız?
Benim meydanlara inip inmeyeceğim konusunu arkadaşlarımla istişare eder ona göre karar veririm. İstişare benim zaten her zaman prensibim olmuştur. İstişare neticesinde gerekli olduğuna inanırsak, meydanlara çıkarız. Zira bizim de bu konuyla ilgili olarak, ta belediye başkanlığımızdan bu yana söylediklerimiz var. Bundan sonra da söyleyeceklerimiz olabilir. Mesai arkadaşlarımızla değerlendirmesini yapar, kararımızı veririz.
‘Rusya ve İran YPG’ye karşı’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Astana’da DEAŞ ve El Nusra’ya karşı ortak mücadele vurgusu var ancak PYD ve Hizbullah gibi farklı unsurlarla ilgili vurgu yok. PYD’nin ‘bu mutabakatı tanımıyoruz’ dediği iddia ediliyor” yönündeki soruyu Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanıtlamasını istedi. Çavuşoğlu, şu yanıtı verdi:
“YPG’nin Astana’ya katılmasına biz izin vermedik. YPG’nin o tür bir açıklama yapması normaldir. YPG, Hizbullah konusunda farklı görüşler var. İran, Hizbullah ve diğer Şii grupları destekliyor. Rejim de destekliyor. Rusya da soğuk bakmıyor. Bunlara karşı ortak mücadelede konsensüs sağlanamaz. YPG ile mücadele konusunda ise İran’ın da Rusya’nın da ABD’ye kıyasla daha ılımlı olduklarını biliyoruz. Rusya’nın ve özellikle İran’ın YPG’ye ne kadar karşı olduklarını da biliyoruz.”
‘Netice alana kadar yola devam edeceğiz’
15 Temmuz’dan bu yana yoğun mücadele sürüyor. Hangi noktadayız, içimiz rahat uyuyabilir miyiz?
- Bizim güzel sözümüz var: Su uyur düşman uyumaz! Bunlar bu vatanın düşmanları. 248 şehit verdik, 2193 gazimiz var. Tüm tedbirlerimizi alıyoruz. Burada şu kadar kişi alınsın sonra duralım asla böyle bir şey söz konusu değil. Aynı şekilde OHAL ile ilgili olarak da, şurada keselim diye bir şey de yok. Biz burada netice alana kadar yola devam edeceğiz.”
Ekonomik tahribat boyutu da var.
- Tabii tabii o da var. Savunmadan taarruza geçiyoruz lafım bundan dolayı. Ekonomik tahribat da sıradan bir şey değil. Adamlar ekonomik tahribata ilaveten, dünyanın değişik yerlerinde özel kampanyalar da yapıyorlar. Tüm bu ortamda Avrupa Konseyi’nin, Avrupa Parlamentosu’nun, ‘Şunu şöyle yapsanız, yoksa sizinle ilgili bir gözlemci süreci başlatacağız’ şeklindeki yaklaşımları da hoş değil. Neticede bu millet kendi göbeğini kendi keser... Öte yandan mesela Yunanistan oraya sığınan sekiz alçağı hala bize vermiyor. Ben kendilerini daha ilk akşam aradım, bana verdiği söz 15-20 gün içerisinde biz çözeriz. Bunlar, Türkiye’de terör eylemi yapmışlar, burada yargılanmaları gerekir. Oraya sığınıp orada yargılanmaları diye bir şey olabilir mi? İade işlemindeki gecikme, tabii ki güvenin de sarsılmasına neden olur.
İtirafçılara dikkat edilmesi gerektiğini söylemiştiniz.
- İtirafçılar içerisinde elbette samimi olanlar çıkabilir. Ama hepsinin samimi oldukları da söylenemez. Aralarında ‘Buradan bir şey çıkar mı ya da ben buradan yırtar mıyım’ düşüncesiyle itirafçı olmaya kalkmış olanlar da bulunabilir. Bazılarının değişik bir şey anlatmaması, bildiğimiz duyduğumuz şeyleri tekrarlamakla yetinmesi de bunu düşündürüyor... Genelleme doğru olmaz. Aldığım bazı haberler itibariyle söylüyorum bunu. Mesela yargı mensubu arkadaşlar, önümüzü açacak bazı şeyleri de yakaladıklarını söylüyorlar. Hakikaten itiraflar sayesinde ön açıcı ve yararlı bazı bilgilere de ulaşmış olabilirler.
‘Faiz sebep enflasyon neticedir’
Merkez Bankası, faiz koridorunun üst bandında yüzde 0.75 puanlık bir artışa gitmesine rağmen dolar yükselişini sürdürdü. Değerlendirme alabilir miyiz?
- Ben aynı noktadayım. Öteden beri söylüyorum: Faizi artırmak, kuru da enflasyonu da olumsuz istikamette etkiler. Hatta faizde, taban tavan meselesinin dahi kaldırılmasını, sadece politika faizinin kalmasını savunan birisiyim. Faizle işsizliği azaltamazsınız. Çünkü girişimci yatırım yapamayacaktır. Bankalar kalkıp da faizler yükseldi diye girişimciye kredi mi verecek, hayır. Hep söylüyorum, faizle enflasyon doğru orantılıdır. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Kur baskısından kurtulmak için yerli paraya geçmek şarttır. Bakın Rusya ile bu konuda anlaştık, Çin keza, İran keza öyle. Şu anda bunlar buna zaten geçecekler. Avrupa’daki ülkelerde de yerli paraya geçme başladı. İngiltere’nin bu noktaya gelmesi zaten bundandır.
n Çin, dolara karşı altın borsalarını kurdu. Rusya ve İran da niyetli. Küresel sistemde değişiklik mi oluyor?
- Kolaya ulaşmak için önce zoru başarmak lazım. Büyüklerimizin bir sözü var; her kutlu doğum sancılı olur. Bir başarı bekliyorsak, sancıları olacaktır. Rusya, Çin dünya ekonomisinde güçlü bir yere sahip. Bunlar şimdi ‘Benim paramı niye başkası belirlesin? Paramı kendim belirlemeliyim’ diyor. Bana göre de altın, en belirleyici unsurdur. Bir G-20 toplantısında, IMF’in borçlandırma ve alacaklarına yönelik ne gibi uygulamalar yapılabileceği tartışılıyordu. Baktım genelde herkes doları konuşuyor, tek tük avro. Ben ‘Bana göre ne dolar ne de avro! Gelin IMF’nin borçlandırmasını altın ile yapalım. Çünkü o zaman IMF adaletsizlik yapamaz, herhangi bir ülkeye de çalışmamış olur’ dedim. Sadece Arjantin cumhurbaşkanı destek çıktı. Şu anda elhamdülillah IMF’den kurtulduk. O dönemde, Davos’ta malum, IMF başkanına açık açık söyledim. ‘Siz bizi mi idare edeceksiniz yoksa paramızı mı idare edeceksiniz? Eğer bizi idare edeceğinizi zannediyorsanız boşuna uğraşıyorsunuz. Taksitlerini tıkır tıkır ödüyor muyuz? Kusura bakmayın daha ileri gitmeyeceksiniz’ dedim. 23.5 milyar dolar borcumuzu planladığımız şekilde ödemeyi de başardık.
‘ABD ile ilişkileri sağlıklı hale getirmemiz lazım’
Trump ile görüşecek misiniz, takvim var mı?
- Telefon görüşmesini ilk akşam yapmıştık. Elbette resmi ziyaretimizi de yapalım istiyoruz. Dışişleri Bakanlığımızın çalışmaları sürüyor. Temennim fazla gecikmeden görüşmeyi yapabilmektir. Görüştüğümüzde konuların başında Türkiye-ABD ilişkilerinin gerçekten stratejik anlamda yeniden bir değerlendirmesini yapmak yer alıyor. Şu an itibarıyla stratejik anlamda ilişkilerimiz çok sağlıklı yürüyor mu? Hayır. Sağlıklı bir hale getirmemiz lazım. Bir diğer önemli konu, Ortadoğu. Ortadoğu’da Türkiye-ABD ilişkilerini sağlıklı bir konuma getirmemiz lazım. İki NATO ülkesiyiz ama, Ortadoğu meselesinde iki NATO ülkesine yakışır bir dayanışma içinde olduğumuz da söylenemez. Yine koalisyon güçleri, ki bunların başını ABD çekiyor, Suriye’de Libya’da şu ana kadar bizim beklediğimiz atılımı ortaya koyabilmiş değil. Astana zirvesiyle, bir süreç başladı diyebiliriz. ABD de büyükelçisiyle yer aldı. Orada alınan bir netice var, şimdi Cenevre’de de devam edecek. Görüşmeler nereye varır onu tabii şu anda bilemiyoruz. Ama olumlu bir adım olduğunu düşünüyorum. Bu konuda Sayın Putin ile bir görüşme yapmayı düşünüyorum. Trump ile de yüz yüze görüşmeden önce de belki bir telefon görüşmesi söz konusu olabilir.
El Bab’daki gelişmeler malum, Münbiç ve Rakka olayı var. Eli bağlı durmamız mümkün değil, adımları bir an önce atmamız gerekiyor. Bir diğer önemli konu da ekonomi boyutu. Savunma sanayine yönelik attığımız müşterek adımlar vardı, bundan sonraki süreçte acaba müşterek yatırımlarla mı gideceğiz yoksa ‘sen pazar ben tüccar mantığı’ ile mi gidilecek? Bizim yaklaşımımız, müşterek yatırımlarla yola devam edilmesidir.
Fethullah Gülen konusu...
- Yüz yüze görüşmelerimizde elbette bu konu da gündeme gelecektir. Arzumuz, bu işin bir an önce neticelendirilmesidir. Verdiğimiz dosyaların, klasörlerin -85 koli verdik- akıbetini soracağız, dosyaları da göndermeye devam edeceğiz.
Doğu Afrika’daki bu ülkelere yapılan ziyaretlerin, ilişkileri geliştirmenin yanı sıra FETÖ ile mücadele açısından da önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Buralar, FETÖ’nün Afrika’daki önemli yapılanma merkezleri. En önemli yerlerden biri de Güney Afrika. İnşallah oraya da gideceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı’nın diğer güncel konulara ilişkin sorulara verdiği yanıtlar ana hatlarıyla şöyle:
Sivil hassasiyeti
Terör konusunda Türkiye’nin taarruza geçtiğini söylediniz. Fırat Kalkanı’nda durum nedir?
- Fırat Kalkanı Harekâtı’nda, El Bab’a dayanılmış durumda. El Bab dört bir yanından kuşatılmış vaziyette. DEAŞ, ciddi manada kan kaybında. Biz çalışmalarımızı koalisyon güçleri ile beraber yürütüyoruz. Zaman zaman Rusya’nın da desteği oluyor. TSK’nın sivillere zarar vermeme hassasiyeti nedeniyle bir zaman kaybımız var. Başbakan ve TSK ile yine değerlendireceğiz. Sayın Trump ile bir görüşme olursa, değerlendirmemiz gereken konular arasında yer alacaktır. Zaman kaybedemeyiz.
El Bab’da Suriye rejimiyle de karşı karşıya gelme ihtimalimiz olabilir mi?
- Rejimle zaten karşı karşıyayız. Cerablus’ta da kaldık, El Rai’de de, Dabık’ta da kaldık. Görünen değildi, maşa kullandı. Mesela Afrin uzantısında PYD devredeydi. ABD’nin verdiği silahlar nereye gitti, PYD-YPG hatta DEAŞ’a gitti. Bunları biliyoruz, belgeler bulgular hepsi elimizde. Ama benim temennim odur ki Cenevre süreci, Rusya ve İran’la birlikte Astana’da başlatılan süreç, inşallah rejimi olumlu bir noktaya çeker ve El Bab hallolmuş olur. El Bab’da süratle mesafe almak suretiyle oradaki işi bitirmek, daha derinliğine gitmemek lazım. Yapılan çalışma bu istikamettedir.
Meydanlara saygı
Referandumdan evet çıkarsa, 2019’u beklemeden genel başkanlığa dönecek misiniz?
- Onu bağlayıcı bir şey aslında yok. Seçim noktasında konu 2019. Parlamento’da seçimi erkene almak söz konusu mu, şu anda öyle bir şey söz konusu değil. Aslolan şey şu; milletimizin buradaki kararlılığı. Bence milletimizin kararını görmemizde çok büyük fayda var. Şu anda görünen o ki, millet kararlı. 7 Şubat itibariyle herhalde kampanyalar başlayacak, meydanlar hareketlenecek. Meydanların dili her zaman farklı olmuştur. Burada da yine meydanlara saygı duymak, meydanların dilini hep birlikte takip etmekte fayda var.
CHP, Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor. “Evet demek, İslam’a aykırı” dediler...
- Ana muhalefet partisinin tek müracaat kapısı Anayasa Mahkemesi. Millete gitmeyi hiçbir zaman tercih etmiş değil. Parlamento’da meydan okudu, ‘hodri meydan’ dedi. Hodri meydan dediysen niye Anayasa Mahkemesi’ne koşuyorsun? Başbakanlığım döneminde de aynıydı. Bunların iki kapısı vardır; ya gensoru, ya Anayasa Mahkemesi. Her ikisinden de ters dönerler, geri giderler, o ayrı. Demokraside yol, halktır, milli iradedir. Onlar ne derse desin, biz biliyoruz ki demokrasi, milli iradenin hakimiyetidir. Önümüzdeki süreçte inanıyorum ki milletimiz, bu 18 maddeyi her geçen gün daha iyi şekilde anlayacaktır. Halkımıza bunların iyi anlatılması, bilinçlendirilmesi önem arz ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu “İslami değildir” diyor. Acaba neyin İslami olduğundan haberi var mı, sormak lazım. Diyor ki, “Bu işler istişare ile yapılır.” Tamam da sen zaten teklifin karşısında olan bir partisin. Teklifi hazırlayanlar, istişareyi zaten enine boyuna yaptılar. Anayasa Komisyonu’na da geldi. Orada da tartışıldı ama istişare metodu ile değil, pet şişe atma metodu ile tartışıldı! Bunların istişareden anladıkları da maalesef bu! Öyle veya böyle, teklif kabul edildi. Şu anda onlar kendi görevini yapacak, Anayasa Mahkemesi de şüphesiz kendi görevini yapacaktır. Çıkacak neticeye göre de herkes yoluna devam edecektir.
Referanduma, OHAL ile mi gidilecek?
- OHAL ile gidilmesi noktasında sorun yok. Çok daha rahat bir zemin de hazırlayabilir. Hükümetin de bu inançta olduğu kanaatindeyim. Çünkü OHAL ile seçim olmaz diye bir şey yok. Biz iktidara gelmeden önce de seçim OHAL ortamında yapılmıştı. OHAL’i o dönemde kaldırdık. Bunlar yakın siyasi tarihimizi bilmiyorlar, dünyada ne oluyor ondan da haberi yok.
Meydanlarda olacak mısınız?
Benim meydanlara inip inmeyeceğim konusunu arkadaşlarımla istişare eder ona göre karar veririm. İstişare benim zaten her zaman prensibim olmuştur. İstişare neticesinde gerekli olduğuna inanırsak, meydanlara çıkarız. Zira bizim de bu konuyla ilgili olarak, ta belediye başkanlığımızdan bu yana söylediklerimiz var. Bundan sonra da söyleyeceklerimiz olabilir. Mesai arkadaşlarımızla değerlendirmesini yapar, kararımızı veririz.
‘Rusya ve İran YPG’ye karşı’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Astana’da DEAŞ ve El Nusra’ya karşı ortak mücadele vurgusu var ancak PYD ve Hizbullah gibi farklı unsurlarla ilgili vurgu yok. PYD’nin ‘bu mutabakatı tanımıyoruz’ dediği iddia ediliyor” yönündeki soruyu Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanıtlamasını istedi. Çavuşoğlu, şu yanıtı verdi:
“YPG’nin Astana’ya katılmasına biz izin vermedik. YPG’nin o tür bir açıklama yapması normaldir. YPG, Hizbullah konusunda farklı görüşler var. İran, Hizbullah ve diğer Şii grupları destekliyor. Rejim de destekliyor. Rusya da soğuk bakmıyor. Bunlara karşı ortak mücadelede konsensüs sağlanamaz. YPG ile mücadele konusunda ise İran’ın da Rusya’nın da ABD’ye kıyasla daha ılımlı olduklarını biliyoruz. Rusya’nın ve özellikle İran’ın YPG’ye ne kadar karşı olduklarını da biliyoruz.”
‘Netice alana kadar yola devam edeceğiz’
15 Temmuz’dan bu yana yoğun mücadele sürüyor. Hangi noktadayız, içimiz rahat uyuyabilir miyiz?
- Bizim güzel sözümüz var: Su uyur düşman uyumaz! Bunlar bu vatanın düşmanları. 248 şehit verdik, 2193 gazimiz var. Tüm tedbirlerimizi alıyoruz. Burada şu kadar kişi alınsın sonra duralım asla böyle bir şey söz konusu değil. Aynı şekilde OHAL ile ilgili olarak da, şurada keselim diye bir şey de yok. Biz burada netice alana kadar yola devam edeceğiz.”
Ekonomik tahribat boyutu da var.
- Tabii tabii o da var. Savunmadan taarruza geçiyoruz lafım bundan dolayı. Ekonomik tahribat da sıradan bir şey değil. Adamlar ekonomik tahribata ilaveten, dünyanın değişik yerlerinde özel kampanyalar da yapıyorlar. Tüm bu ortamda Avrupa Konseyi’nin, Avrupa Parlamentosu’nun, ‘Şunu şöyle yapsanız, yoksa sizinle ilgili bir gözlemci süreci başlatacağız’ şeklindeki yaklaşımları da hoş değil. Neticede bu millet kendi göbeğini kendi keser... Öte yandan mesela Yunanistan oraya sığınan sekiz alçağı hala bize vermiyor. Ben kendilerini daha ilk akşam aradım, bana verdiği söz 15-20 gün içerisinde biz çözeriz. Bunlar, Türkiye’de terör eylemi yapmışlar, burada yargılanmaları gerekir. Oraya sığınıp orada yargılanmaları diye bir şey olabilir mi? İade işlemindeki gecikme, tabii ki güvenin de sarsılmasına neden olur.
İtirafçılara dikkat edilmesi gerektiğini söylemiştiniz.
- İtirafçılar içerisinde elbette samimi olanlar çıkabilir. Ama hepsinin samimi oldukları da söylenemez. Aralarında ‘Buradan bir şey çıkar mı ya da ben buradan yırtar mıyım’ düşüncesiyle itirafçı olmaya kalkmış olanlar da bulunabilir. Bazılarının değişik bir şey anlatmaması, bildiğimiz duyduğumuz şeyleri tekrarlamakla yetinmesi de bunu düşündürüyor... Genelleme doğru olmaz. Aldığım bazı haberler itibariyle söylüyorum bunu. Mesela yargı mensubu arkadaşlar, önümüzü açacak bazı şeyleri de yakaladıklarını söylüyorlar. Hakikaten itiraflar sayesinde ön açıcı ve yararlı bazı bilgilere de ulaşmış olabilirler.
‘Faiz sebep enflasyon neticedir’
Merkez Bankası, faiz koridorunun üst bandında yüzde 0.75 puanlık bir artışa gitmesine rağmen dolar yükselişini sürdürdü. Değerlendirme alabilir miyiz?
- Ben aynı noktadayım. Öteden beri söylüyorum: Faizi artırmak, kuru da enflasyonu da olumsuz istikamette etkiler. Hatta faizde, taban tavan meselesinin dahi kaldırılmasını, sadece politika faizinin kalmasını savunan birisiyim. Faizle işsizliği azaltamazsınız. Çünkü girişimci yatırım yapamayacaktır. Bankalar kalkıp da faizler yükseldi diye girişimciye kredi mi verecek, hayır. Hep söylüyorum, faizle enflasyon doğru orantılıdır. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Kur baskısından kurtulmak için yerli paraya geçmek şarttır. Bakın Rusya ile bu konuda anlaştık, Çin keza, İran keza öyle. Şu anda bunlar buna zaten geçecekler. Avrupa’daki ülkelerde de yerli paraya geçme başladı. İngiltere’nin bu noktaya gelmesi zaten bundandır.
n Çin, dolara karşı altın borsalarını kurdu. Rusya ve İran da niyetli. Küresel sistemde değişiklik mi oluyor?
- Kolaya ulaşmak için önce zoru başarmak lazım. Büyüklerimizin bir sözü var; her kutlu doğum sancılı olur. Bir başarı bekliyorsak, sancıları olacaktır. Rusya, Çin dünya ekonomisinde güçlü bir yere sahip. Bunlar şimdi ‘Benim paramı niye başkası belirlesin? Paramı kendim belirlemeliyim’ diyor. Bana göre de altın, en belirleyici unsurdur. Bir G-20 toplantısında, IMF’in borçlandırma ve alacaklarına yönelik ne gibi uygulamalar yapılabileceği tartışılıyordu. Baktım genelde herkes doları konuşuyor, tek tük avro. Ben ‘Bana göre ne dolar ne de avro! Gelin IMF’nin borçlandırmasını altın ile yapalım. Çünkü o zaman IMF adaletsizlik yapamaz, herhangi bir ülkeye de çalışmamış olur’ dedim. Sadece Arjantin cumhurbaşkanı destek çıktı. Şu anda elhamdülillah IMF’den kurtulduk. O dönemde, Davos’ta malum, IMF başkanına açık açık söyledim. ‘Siz bizi mi idare edeceksiniz yoksa paramızı mı idare edeceksiniz? Eğer bizi idare edeceğinizi zannediyorsanız boşuna uğraşıyorsunuz. Taksitlerini tıkır tıkır ödüyor muyuz? Kusura bakmayın daha ileri gitmeyeceksiniz’ dedim. 23.5 milyar dolar borcumuzu planladığımız şekilde ödemeyi de başardık.
‘ABD ile ilişkileri sağlıklı hale getirmemiz lazım’
Trump ile görüşecek misiniz, takvim var mı?
- Telefon görüşmesini ilk akşam yapmıştık. Elbette resmi ziyaretimizi de yapalım istiyoruz. Dışişleri Bakanlığımızın çalışmaları sürüyor. Temennim fazla gecikmeden görüşmeyi yapabilmektir. Görüştüğümüzde konuların başında Türkiye-ABD ilişkilerinin gerçekten stratejik anlamda yeniden bir değerlendirmesini yapmak yer alıyor. Şu an itibarıyla stratejik anlamda ilişkilerimiz çok sağlıklı yürüyor mu? Hayır. Sağlıklı bir hale getirmemiz lazım. Bir diğer önemli konu, Ortadoğu. Ortadoğu’da Türkiye-ABD ilişkilerini sağlıklı bir konuma getirmemiz lazım. İki NATO ülkesiyiz ama, Ortadoğu meselesinde iki NATO ülkesine yakışır bir dayanışma içinde olduğumuz da söylenemez. Yine koalisyon güçleri, ki bunların başını ABD çekiyor, Suriye’de Libya’da şu ana kadar bizim beklediğimiz atılımı ortaya koyabilmiş değil. Astana zirvesiyle, bir süreç başladı diyebiliriz. ABD de büyükelçisiyle yer aldı. Orada alınan bir netice var, şimdi Cenevre’de de devam edecek. Görüşmeler nereye varır onu tabii şu anda bilemiyoruz. Ama olumlu bir adım olduğunu düşünüyorum. Bu konuda Sayın Putin ile bir görüşme yapmayı düşünüyorum. Trump ile de yüz yüze görüşmeden önce de belki bir telefon görüşmesi söz konusu olabilir.
El Bab’daki gelişmeler malum, Münbiç ve Rakka olayı var. Eli bağlı durmamız mümkün değil, adımları bir an önce atmamız gerekiyor. Bir diğer önemli konu da ekonomi boyutu. Savunma sanayine yönelik attığımız müşterek adımlar vardı, bundan sonraki süreçte acaba müşterek yatırımlarla mı gideceğiz yoksa ‘sen pazar ben tüccar mantığı’ ile mi gidilecek? Bizim yaklaşımımız, müşterek yatırımlarla yola devam edilmesidir.
Fethullah Gülen konusu...
- Yüz yüze görüşmelerimizde elbette bu konu da gündeme gelecektir. Arzumuz, bu işin bir an önce neticelendirilmesidir. Verdiğimiz dosyaların, klasörlerin -85 koli verdik- akıbetini soracağız, dosyaları da göndermeye devam edeceğiz.