Birlik, dayanışma ve kardeşlik ruhunun en yoğun şekilde yaşandığı; ortak değerlerimiz etrafında birleştiğimiz, sevgi ve hoşgörünün hakim olduğu müstesna günlerden oluşan bir Ramazan Bayramı’na daha kavuştuk
Bayramlar, toplumsal değerlerimizi yeniden hatırladığımız, adaletin ve hukukun önemini bir kez daha idrak ettiğimiz anlamlı zaman dilimleridir. Ne yazık ki, bu bayram buruk bir mutluluk yaşıyoruz. Zira, sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz, toplumsal değerlerimizi yeniden hatırladığımız, paylaşmanın, gönül almanın, kıymetine vardığımız bu anlamlı günlerde bir yanda Filistin topraklarında halen savaşların egemen olduğunu, barışın hasretle beklendiğini biliyoruz. Hem ülkemizde hem de dünyanın pek çok köşesinde, ahlaki ve manevi erdemlerin geride bırakıldığına, kendi çıkar ve menfaatine göre tavır takınanların diğer insanlara karşı adaletsiz ve haksız davranışlarına bizzat şahit oluyoruz.
Oysa, adalet, öncelikle insanın kendisine sonra da dini, dili, ırkı, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun başkalarına karşı hakkı, hukuku gözeterek adil davranmasıdır. Büyüklerimizin dediği gibi “Adaletin olduğu yerde kurt ile kuzu aynı yerden su içer.” Adaletin olmadığı yerde ise acı ve keder eksik olmaz.
Hukukun siyasallaştırıldığı, demokrasiye ve halk iradesine gölge düşürülmeye çalışıldığı bu günlerde, adaletin herkes için eşit ve herkesten bağımsız işlemesi gerektiğini bir kez daha vurguluyorum. Bizler, “Herhalde âlemde bir hak vardır. Ve hak kuvvetin üstündedir." diyen Atatürk’ün izinden giderek, her vatandaşımıza hakkının teslim edildiği,adaletin terazisinin şaşmadığı, hukukun üstünlüğünün tam anlamıyla sağlandığı bir Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz.
Bu vesile ile bayramın başta ülkemize ve tüm dünyaya adalet, huzur ve barış getirmesini temenni ediyor, Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Tüm vatandaşlarımızın Ramazan Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyorum.