CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujica ile kahvaltıda buluştu ve açıklamalarda bulundu.
İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:
FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER
Yargının bağımsız olmadığı, medyanın özgürce haber yapamadığı bir sistem içinde siz bu tür davaları adaletle sonuçlanmasını bekleyemezsiniz. Siz davaları sürekli olarak belli yerlere öteliyorsunuz. Eskişehir’de güvenlik yok diyorsunuz Kayseri’ye. Kayseri’dekini Eskişehir’e… Faili meçhulleri siz yargı kararıyla kapatırsanız o ülkede siz demokrasiden insan haklarından söz edemezsiniz. Türkiye üçüncü sınıf demokrasiye değil birincisi sınıf demokrasiye ihtiyacı var.
Çatışma sürecine gelince, baştan beri zaten bu sorununun onların söylediği şekilde çözemeyeceklerini defalarca defalarca defalarca anlattım. İktidar olanlar sorunu çözerlerse, ilk gidip kutlayan kişi de ben olurum. Onlar hatalı tutumlarında ısrar ediyorlar.
MEDYAYA BASKI
Medyadan neden korkuyorsunuz? Haber veriyor. Beğenmezseniz almazsınız, izlemezsiniz. Onları susturmak, iktidarın savunuculuğunu yapan bir düşünce şu anda egemen zaten AKP hükümetinde. Ve bu sorun Türkiye’nin en temel sorunlarından biri olmaya aday. Medya rahatlıkla yazabilmeli, eleştirebilmeli. Hükümetin eleştirilmediği bir medya ordusu Türkiye’ye felaketi getirir. Eğer medya özgür değil, halkın haber alma kanalları tıkanıyorsa o ülkede demokrasi olmaz.
İyi polisi Davutoğlu oynuyor. Kapının arkasında, şimdi rahatlıkla kendi tv programlarında belli medya organlarında yazarlar açıkça suçlanıyor, gazete patronları tehdit ediliyor. Sen artık gazeteyi yönetemezsin diyorlar. Bu benim aklıma hiç gelmeyen bir olay. Bu cüreti nereden alıyor bunlar? Bu desteği nereden alıyorlar. O nedenle ben sayın davutoğlu’na çağrı yapıyorum, sen bu söylemlere destek veriyor musun vermiyor musun? Sen bunlardan mı balkon konuşmasındaki düşüncelerinden yana mısın? Biz de o zaman anlarız ki Davutoğlu herkesi kucaklıyor, medya üzerinde baskı olmayacak ve bunun da güvencesi hukuk düzeni olacak. Eğer Davutoğlu bu konuda açıklama yapmazsa, doğrudan doğruya biz baskıcı yönetimden yanayız, gazetecilerin işine son vereceğiz, bizim dediklerimizi yapmazlarsa her türlü baskıyı kuracağız anlamına geliyor.
Özellikle medya çalışanlarının, patronlarının biraz dik durması lazım. Medyanın kendi içerisinde zaman zaman tartışmalar oluyor. Medyaya yönelik iktidar kanalından baskı gelirse, buna bütün medya organlarının ortak ses çıkartması lazım. Düşüncem bu.
KURULTAY SÜRECİ
Olağan da olsa olağanüstü de olsa zaten ocak’ta olacak. Zaten süreç de başlamış durumda. Bunu da böyle, bazen şaşırıyorum. CHP’de karışıklık. Ya ne karışıklığı? Kişi çıkıyor genel başkanlığa adayıyım diyor. Genel başkanların görevi de yeni genelbaşkan adaylarına yol açmaktır. Yoksa o aday oldu ben onu keseyim, bu eski hastalıklardır. Zaten bu eski hastalıklardan Türkiye’nin kurtulması lazım.
İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:
FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER
Yargının bağımsız olmadığı, medyanın özgürce haber yapamadığı bir sistem içinde siz bu tür davaları adaletle sonuçlanmasını bekleyemezsiniz. Siz davaları sürekli olarak belli yerlere öteliyorsunuz. Eskişehir’de güvenlik yok diyorsunuz Kayseri’ye. Kayseri’dekini Eskişehir’e… Faili meçhulleri siz yargı kararıyla kapatırsanız o ülkede siz demokrasiden insan haklarından söz edemezsiniz. Türkiye üçüncü sınıf demokrasiye değil birincisi sınıf demokrasiye ihtiyacı var.
Çatışma sürecine gelince, baştan beri zaten bu sorununun onların söylediği şekilde çözemeyeceklerini defalarca defalarca defalarca anlattım. İktidar olanlar sorunu çözerlerse, ilk gidip kutlayan kişi de ben olurum. Onlar hatalı tutumlarında ısrar ediyorlar.
MEDYAYA BASKI
Medyadan neden korkuyorsunuz? Haber veriyor. Beğenmezseniz almazsınız, izlemezsiniz. Onları susturmak, iktidarın savunuculuğunu yapan bir düşünce şu anda egemen zaten AKP hükümetinde. Ve bu sorun Türkiye’nin en temel sorunlarından biri olmaya aday. Medya rahatlıkla yazabilmeli, eleştirebilmeli. Hükümetin eleştirilmediği bir medya ordusu Türkiye’ye felaketi getirir. Eğer medya özgür değil, halkın haber alma kanalları tıkanıyorsa o ülkede demokrasi olmaz.
İyi polisi Davutoğlu oynuyor. Kapının arkasında, şimdi rahatlıkla kendi tv programlarında belli medya organlarında yazarlar açıkça suçlanıyor, gazete patronları tehdit ediliyor. Sen artık gazeteyi yönetemezsin diyorlar. Bu benim aklıma hiç gelmeyen bir olay. Bu cüreti nereden alıyor bunlar? Bu desteği nereden alıyorlar. O nedenle ben sayın davutoğlu’na çağrı yapıyorum, sen bu söylemlere destek veriyor musun vermiyor musun? Sen bunlardan mı balkon konuşmasındaki düşüncelerinden yana mısın? Biz de o zaman anlarız ki Davutoğlu herkesi kucaklıyor, medya üzerinde baskı olmayacak ve bunun da güvencesi hukuk düzeni olacak. Eğer Davutoğlu bu konuda açıklama yapmazsa, doğrudan doğruya biz baskıcı yönetimden yanayız, gazetecilerin işine son vereceğiz, bizim dediklerimizi yapmazlarsa her türlü baskıyı kuracağız anlamına geliyor.
Özellikle medya çalışanlarının, patronlarının biraz dik durması lazım. Medyanın kendi içerisinde zaman zaman tartışmalar oluyor. Medyaya yönelik iktidar kanalından baskı gelirse, buna bütün medya organlarının ortak ses çıkartması lazım. Düşüncem bu.
KURULTAY SÜRECİ
Olağan da olsa olağanüstü de olsa zaten ocak’ta olacak. Zaten süreç de başlamış durumda. Bunu da böyle, bazen şaşırıyorum. CHP’de karışıklık. Ya ne karışıklığı? Kişi çıkıyor genel başkanlığa adayıyım diyor. Genel başkanların görevi de yeni genelbaşkan adaylarına yol açmaktır. Yoksa o aday oldu ben onu keseyim, bu eski hastalıklardır. Zaten bu eski hastalıklardan Türkiye’nin kurtulması lazım.