BAŞBAKAN Yardımcısı Fikri Işık, NATO tatbikatında büyük bir rezalet görüldüğünü, özür dilendiğini ancak, bu anlayışın sorgulanması gerektiğini söyledi.
Işık, "NATO bünyesinde buna sebebiyet veren her kimse onun bir an önce bütün bağlantılarıyla ortaya çıkarılması mutlaka ama mutlaka gerekiyor. Belli ki her tarafta provokatörler iş başında. Sorumluların gereken cezaya en ağır şekilde çarptırılmaları bizim için son derece önemlidir" dedi.
Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Kocaeli'nin Darıca İlçesi'nde bir otelde sivil toplum kuruluşları ve muhtarlarla bir araya geldi. Işık, dünyanın zor zamanlardan geçtiğini söyleyerek, şöyle devam etti:
"Eskiler derler ya; 'Zor zamanlardan geçiyoruz'. Hakikaten şu anda dünya da, bölge de, ülke de zor zamanlardan geçiyor. 100 sene sonra artık sınırların önemini kaybettiği bir dönemi yaşıyoruz. Allah'tan bu kadar büyük türbülansın olduğu bir dönemde Türkiye'de güçlü bir hükümet var. İstikrar var ve Türkiye kendi hak ve menfaatlerini koruyacak, savunacak ve bölgenin güç ve istikrarına yönelik hamleleri boşa çıkaracak bir güce ve kuvvete sahip. Eğer bu olmasaydı, 2000'li yılların başlarını düşünün. Böyle bir durumda Türkiye böyle bir tablo ile karşı karşıya kalsaydı, o zaman Türkiye hiçbir şekilde oyuna dahil olamazdı. O zaman Türkiye'nin oyunu yönlendirme, kendi çıkarlarını dahi koruma imkanı olmazdı."
Terör örgütü PKK'nın DEAŞ ile işbirliği yapmasına değinen Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"PYD/YPG, yani PKK'nın Suriye kolu, DEAŞ'la işbirliği yapıyor ve Rakka'da maalesef koalisyon güçlerinin de gözleri önünde DEAŞ militanlarının koridor açılarak Rakka'yı terk etmesi sağlanıyor. Hani siz terörle mücadele ediyordunuz? Hani bölgede en önemli öncelik DEAŞ'ın ortadan kaldırılmasıydı? Demek ki işinize geldiği zaman DEAŞ'la bile birlikte hareket ediyorsunuz. Biz zaten baştan beri, 'PYD/YPG, PKK terör örgütüne iş tutmak, DEAŞ'a karşı bunlarla birlikte hareket ediyoruz demek, yılanla çuvala girmektir' diyorduk. Ama hep, 'Biz DEAŞ'a karşı bu mücadeleyi yürütüyoruz. DEAŞ ile mücadele bitince biz bu işi bırakacağız' diyorlardı. Şimdi gördük ki, sadece DEAŞ'a karşı PYD/YPG ile mücadele etmeyi bir kenara bırakın, gerektiğinde DEAŞ'a bile göz yumacak bir tavır var. Bu tavrın bu bölgeye bir faydası olabilir mi? Bölgenin huzuruna bir katkısı olabilir mi? Onun için diyoruz ki, bölgede kim olursa olsun, hangi aktör olursa olsun, öncelikle samimi olsun. Bölge zaten yeterince acı çekti. Bölgede milyonlarca insan muhacir konumuna, mülteci konumuna düşürüldü. İnsanların evleri başlarına yıkıldı. Yerlerinden, yurtlarından edildiler. Sadece Suriye'de 1 milyona yakın insan hayatını kaybetti. Artık bölgenin bir an önce huzura ve esenliğe kavuşması için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Bu konuda artık ikiyüzlü yaklaşımları Türkiye olarak kabul etmemiz mümkün değil. Herkes insan öncelikli ve insan odaklı bir bölge politikasına kesinlikle dönmeli."
"SORUMLULARIN GEREKEN CEZAYA ÇARPTIRILMALARI ÖNEMLİ"
Işık, iki gün önce NATO skandalının ortaya çıktığını ifade ederken, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı düşman, hasım güç olarak, simülasyonla yapılan bir sanal tatbikatta hedefe konulduğunu hatırlattı. Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, şöyle dedi:
"Şimdi, üyesi olduğumuz ittifakta böyle bir tavrın ortaya konması kesinlikle kabul edilemez. Bu Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir şekilde kabul edemeyeceği bir davranıştır. Evet, resmen özür dilenmiştir. Hem NATO Genel Sekreteri, Hem Norveç, hem de ilgili diğer kurumlar resmi ve özel olarak özür dilemişlerdir. Ama bu anlayışın kesinlikle ama kesinlikle çok ciddi sorgulanması, NATO bünyesinde buna sebebiyet veren her kimse onun bir an önce bütün bağlantılarıyla ortaya çıkarılması mutlaka ama mutlaka gerekiyor. Belli ki her tarafta provokatörler iş başında. Türkiye'nin NATO'ya üyeliği yeni bir üyelik değildir. 1952 yılında başlayan bir üyeliğimiz var. O günden bugüne kadar da Türkiye NATO'nun önemli bir üyesidir. Bizim için de önemli olan ülkemizin menfaatleridir. Ülkemizin savunması ve güvenliğidir. Türkiye'nin bu noktada kendi çıkarlarını düşünmek ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket etme hakkı da, sorumluluğu da, yükümlülüğü de vardır. Ama NATO'dan en temel beklentimiz, Milli Savunma Bakanlığı yapan bir arkadaşınız olarak söylüyorum, bu konunun bütün boyutlarıyla, NATO nezdinde açığa çıkarılmasıdır. Kim Gazi Mustafa Kemal'in fotoğrafını bir hedef olarak, bir hasım güç olarak görmüştür. Bunu kendi başına mı yapmıştır? Yoksa Türkiye ile NATO arasında zaten son dönemde çok sıkıntılı olan ilişkilerin tamamen kopmasını mı hedeflemiştir? Farklı bir şey mi vardır? Aynı şekilde Sayın Cumhurbaşkanımızı hedefe koymak hangi amaca hizmet etmektedir? Bu nasıl bir provokasyondur? Bu konularla ilgili her türlü çalışmanın ve araştırmanın yapılması, sorumluların gereken cezaya en ağır şekilde çarptırılmaları bizim için son derece önemlidir."
"BİRİLERİ TÜRK EKONOMİSİNİN BOZULMASI İÇİN GAYRET GÖSTERİYOR"
Ekonomiye yönelik operasyon yapılması için büyük gayret içinde olunduğunu belirten Işık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğer ki şu kargaşada, şu kaosta, şu 100 yıl sonra yüz yüze kaldıkları en büyük kargaşa döneminde, türbülans döneminde ya Türkiye kendine yeten bir ülke olmasaydı? Ya IMF'nin 3 kuruşuna muhtaç bir ülke olsaydı? Ya Kocaeli'de 1999 depreminden sonra yaşadığımız gibi IMF 300-500 milyon dolar vermediği zaman emekli maaşını veya memur maaşını ödeyemeyecek pozisyonda olsaydık? Ne olurdu bir düşünün. Allah'a hamdolsun o pozisyonda değiliz. Birileri Türkiye'yi tekrar o pozisyona döndürmek için büyük bir gayret içerisinde. Ekonomiye yönelik bir operasyon yapmak için büyük gayret içerisindeler. Ama Allah'ın izniyle ve milletimizin desteğiyle bütün bu operasyonları bugüne kadar nasıl boşa çıkardıysak, bundan sonra da bu şekilde boşa çıkarmaya devam edeceğiz. Birileri dövize spekülasyon yapmaya çalışıyor. Birileri Türk ekonomisinin ayakta duramaması için, Türk ekonomisinin bozulması için büyük gayret gösteriyor. Ama buna inat rakamlar da Türk ekonomisinin dimdik ayakta olduğunu, sapasağlam yoluna devam ettiğini gösteriyor. Şu anda birinci çeyrekte yüzde 5.2 büyüklük. İkinci çeyrekte yüzde 5.3 büyüklük. Şimdi 12 Aralık'ta Allah nasip ederse üçüncü çeyrek büyüme rakamları açıklanacak. Bütün öncü göstergeler, sanayi üretim endeksi gibi pek çok öncü gösterge ile üçüncü çeyrekte belki de dünyada en hızlı büyüyen ülke konumuna geleceğiz. Birilerine inat milletimiz hükümetine güveniyor."