Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, "Bugün için FETÖ'nün beli kırıldı, diyebiliriz; ancak 'FETÖ tehlikesi tamamen geçmiştir' demek için daha erken. FETÖ ile mücadeleyi sadece Türkiye'de değil, dünyanın her bölges
Milli Savunma Bakanı Işık, Ankara'daki Mariott Otel'de düzenlenen 9'uncu Büyükelçiler Konferansı'nda konuştu. Bölgede oluşturulan istikrarsızlığın, Türkiye'yi yeni tehdit ve sınamalarla karşı karşıya bıraktığını belirten Bakan Işık; PKK, PYD, YPG ve Türkiye'deki aşırı sol terör örgütleriyle mücadelenin sürdüğünü vurguladı.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadeleye ilişkin de açıklamalarda bulunan Işık, "Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki kararlılığını hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Maalesef bölgesel gelişmelerde Türkiye'nin etkisinin minimize edilmesi ve hatta sıfırlanması için bu terör örgütlerinin yeterince misyon ifa etmediğini düşünenler, başımıza bir de FETÖ belasını sardılar. Devletimizin içerisinde uzun yıllara dayanan örgütlenmesini artık görünür hale getirdiler ve 15 Temmuz gecesi de bir hain darbe girişimini FETÖ aracılığıyla başlattılar. Halkımızın demokrasiye olan bağlılığı, milli iradeye sahip çıkan davranışı, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın güçlü liderliğiyle, hükümetimizin, TBMM'nin dik duruşu sayesinde ve tabi ki milletimizin sokağa çıkarak, bu darbeyi engellemesiyle bu tehdit bertaraf edilmiş oldu. Bugün için FETÖ'nün beli kırıldı, diyebiliriz; ancak FETÖ tehlikesi tamamen geçmiştir demek için daha erken. FETÖ ile mücadeleyi sadece Türkiye'de değil, dünyanın her bölgesinde, devletimizin beka mücadelesi olarak görmek durumundayız" diye konuştu.
"RUSYA İLE İLİŞKİLERİMİZİN GELİŞİYOR OLMASI, NATO İLE BAĞLARIMIZIN ZAYIFLAYACAĞI ANLAMINA GELMEZ"
Türkiye'nin NATO ile ittifak dayanışması içerisinde, kararlı bir şekilde yoluna devam edeceğini belirten Milli Savunma Bakanı Işık, şöyle konuştu: "Türkiye, NATO'nun önemli bir üyesidir. NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahiptir ve Türkiye, NATO'ya verdiği tüm taahhütlerine bağlıdır. Bu konuda hiç kimsenin en küçük bir tereddüdü olmasın. Rusya ile ilişkilerimizin gelişiyor olması, NATO ile bağlarımızın zayıflayacağı anlamına gelmez. Evet, NATO ile ittifak dayanışması içerisinde kararlı şekilde yolumuza devam edeceğiz. Türkiye'den kaynaklanan sorun, bugüne kadar olmadı, bundan sonra da olmayacak; NATO, Türkiye'ye karşı taahhütlerini yerine getirmediği için NATO'yu da eleştirme hakkımızı saklı tutuyoruz. Bunu zaman zaman yapıyoruz. DEAŞ ile mücadele edeceğiz, diye bölgede kuvvet konuşlandıran NATO ülkeleri başta olmak üzere ülkeler, Türkiye'nin DEAŞ'la mücadelesine destek vermezse biz bunu eleştirme hakkına sahibiz. Hiç kimse Türkiye'yi her şeyi olduğu gibi kabullenen, kendisine yönelik taahhütlerin yerine getirilmemesinde dahi sesini çıkarmayan bir ülke olarak beklemesin"
UMARIM TRUMP TÜRKİYE'NİN SESİNE KULAK VERİR
"Senin teröristin, benim teröristim ayrımının ne kadar büyük felaketlere yol açacağını bıkmadan, usanmadan anlatmaya devam edeceğiz. İşine geldiği zaman bir örgütün 'terör örgütü', işine gelmediği zaman 'Hayır, bu terör örgütü değildir' diye, bu çifte standartlı yaklaşımı Türkiye olarak kabul etmediğimizi en açık, net şekilde söylemeye devam edeceğiz. Bölgede PKK'nın uzantısı olan PYD/YPG'nin terör örgütü olduğunu, terör örgütüyle iş birliği yapmanın hangi gerekçeyle olursa olsun meşru görülemeyeceğini ve terör örgütüyle iş birliğinin yılanla çuvala girmek olduğunu söylemeye devam edeceğiz. Bu konuda da müttefiklerimizi ikna etmek için her türlü çabayı, gayreti göstereceğiz, her türlü yolu deneyeceğiz. Ümit ediyoruz başta, ABD'de 20 Ocak'ta görev devralacak Sayın Trump ve yönetimi, bu noktada Türkiye'nin sesine kulak verir ve ABD bir yanlıştan daha fazla zaman kaybetmeden döner. Zararın neresinden dönülürse kardır. Bu anlayışla NATO ile ilişkilerimizi güçlü şekilde sürdürmeye, NATO'nun güçlü bir ülkesi olarak yolumuza devam etmekte kararlıyız."
Bakan Işık, böyle bir konjonktürde Türkiye'nin savunmasına önem vermesi ve savunma sanayisini güçlendirmesinin gayet doğal olduğunu belirterek, "Türkiye savunma harcamalarını artırmak durumundadır. Şu anda belki dünyada bu kadar fazla tehditle aynı anda mücadele eden belki en önemli ülke Türkiye'dir." diye konuştu.
"Kritik öneme sahip" dediği savunma sanayi yatırımlarına ilişkin de bilgi veren Işık, "Savunma sanayimizin dışa bağımlılığını minimize etmek bizim için bir vatan borcudur." ifadesini kullandı.
15 TEMMUZ "KRAL ÇIPLAK" DENİLDİĞİ GÜN OLDU
Türkiye'de 1960 darbesinin ardından anormal bir yapının oluşturulduğunu, Milli Savunma Bakanlığının yapması gereken işlerin tamamının Genelkurmay Başkanlığınca üstlenildiğini anlatan Bakan Işık, bu durumun Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki gereksiz yükleri artırdığını aktardı.
Türkiye'de pek çok kesimin Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı ilişkilerinin ne NATO ne de gelişmiş, demokratik ülkelerle uyumlu olduğunu vurgulayan Bakan Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama maalesef bu alanlarda bir gelişme kaydedilemedi. Fakat 15 Temmuz bu noktada adeta, 'kral çıplak' denildiği gün oldu. Eğer bir silahlı kuvvetlerin 335 generalinin 150'den fazlası bir darbe girişimine katılmışsa burada kişisel sorumluluk aramaktan daha çok sistemik sorunlara, zaaflara odaklanmak durumundayız. Kurmay subayların yüzde 50'den fazlası ordu içine sızmış bir hain çetenin mensubuysa ve şu anda yüzde 50'den fazlasının TSK ile ilişiği kesilmişse burada 'A şahsının, B şahsının, C şahsının sorumluluğu vardır' anlayışından daha ziyade sistemik bir problem olduğunu belirtmek durumundayız."
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev, yetki ve sorumluluk alanlarında önemli değişikliklerin yapıldığını anımsatan Işık, "En temel amacımız TSK'nın üzerindeki gereksiz yükleri almak ve TSK'yı harbe hazırlıkta, harekatta, istihbaratta, eğitimde ve muhaberede çok daha güçlü ve dinamik hale getirmektir." değerlendirmesini yaptı.
MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞININ YAPISI
Türkiye'nin demokrasi yolundan dönmeyeceğini, bunu da kimsenin engelleyemeyeceğini kaydeden Bakan Işık, "Bu ilerlemenin hızlanabilmesi için de demokratik kurumların güçlenmesi hayati önem taşıyor. İşte bu noktada Türkiye'de 1960'dan beri maalesef üzerinde durulmayan TSK'nın üzerindeki demokratik denetim mekanizmalarını da oluşturduk, oluşturuyoruz. Herkes hesap verdiği gibi asker de hesap verecek. Ama bunu yaparken Türkiye'nin savunmasında ve güvenliğinde de asla bir zaafa meydan verilmeyecek." diye konuştu.
Işık, 15 Temmuz'dan önce Bakanlığının adeta Genelkurmay Başkanlığının tedarik başkanlığı gibi olduğunu, bakan ve bakan yardımcısı dışında kurumda başka sivilin bulunmadığına dikkati çekerek, "Böyle bir bakanlıkta hafıza oluşur, süreklilik sağlanabilir mi?" diye sordu.
Uygulamaya geçen yeni modelle asker ve sivilin iç içe çalıştığını, kararların ortak alındığını aktaran Işık, konuşmasına şöyle devam etti:
"Birlikte çalışmanın Türkiye'ye kazandıracağı en önemli unsur ön yargıdan kurtulmak olacak. Askerin sivile, sivilin de askere karşı önyargısı bu birlikte çalışmayla aşılabilir. Hedefimiz önümüzdeki üç yılda yüzde 60 sivil, yüzde 40 askerin idari görevlerde bulunduğu, Bakanlık hafızasının da korunduğu, askeri gerekliliğin de her kararda dikkate alındığı bu yapıyı oluşturmak. Şunu da çok net biliyoruz, sadece askerden oluşan Milli Savunma Bakanlığı ne kadar yanlışsa sadece sivilden oluşan Milli Savunma Bakanlığı da o kadar yanlış. Tek yolumuz var birlikte çalışmak."
Bakan Işık'ın konuşmasının ardından, basına kapalı gerçekleştirilen soru cevap bölümüne geçildi.