ÖDP Kocaeli İl Başkanı Osman Bahçeci’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla yargılanmasına başlandı.
Osman Bahçeci hakkında, Erdoğan’ın Aralık 2014’te bir törene katılmak üzere İzmit’e gelmesi öncesi parti binasına asılan pankarttaki karışık harfler arasında ‘’hırsız, katil, kente gelme’ ifadesi bulunduğu iddiasıyla ‘’Cumhurbaşkanı’na hakaret’’ suçlaması gerekçesiyle ceza verilmesi isteniyor. Kocaeli 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşmasında, müşteki görünen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatının bulunmadığı, ancak dosyada Av. Muammer Cemaloğlu adına katılma talebini içeren dilekçe, ekinde vekaletname ve yetki belgesinin yer aldığı görüldü. Yargılanan Osman Bahçeci’nin savunmasını ise İstanbul Barosu’na kayıtlı ÖDP PM Üyesi Av. Deniz Demirdöğen, HDP İl Başkanı Av. Mehmet Akgül, HDP 1. Sıra Milletvekili Adayı Av. Ali Haydar Konca üstlendi. Kimlik tespiti yapılan Osman Bahçeci, yargıcın suçlamaları okumasının ardından yaptığı savunmada ÖDP İl Başkanı olarak siyasi görüşlerini açıklayarak görevini yerine getirmenin dışında bir eylemi olmadığını söyledi. Gezi eylemleri sırasında ve sonrasında genç insanların emir komuta zinciri içerisinde öldürüldüğünü, bu nedenle katiller ve hırsızlardan hesap sorulması gereği üzerinden propaganda yapmaya çalıştıklarını belirterek, beraatini talep etti.
EN UFAK ELEŞTİRİYE TAHAMMÜL YOK
Savunma avukatlarından Deniz Demirdöğen, ÖDP’nin haksızlık, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele için kurulmuş parti olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: ‘’Kuruluş ilkeleri bu olan parti, şayet bu çerçevede faaliyet göstermezse, var oluş nedeni ortadan kalkacaktır. Ülkemizde demokrasinin çıtası çok düşüktür, en ufak bir eleştiriye bile tahammül gösterilemiyor. Devleti yönetenlerin, hele ki siyasilerin yapılan eleştirileri göğüslemeleri gerekiyor. Gezi olaylarında öldürülen gençlerle ilgili olarak, müşteki (emri ben verdim) demiştir. Soma’da 301 madenci göçük altında yaşamını yitirmiş, tarihten 1 yıl önce gerçekleştirilen rüşvet ve yolsuzluk operasyonu tamamen siyasal iktidar müdahalesiyle sonuçsuz bırakılmıştır. Genel merkezinin bu konudaki duyarlılığını il başkanı olarak kent kamuoyuna yansıtan müvekkil, Anayasa’nın 25 ve 26. Maddelerindeki ifade özgürlüğü, 68. Maddedeki siyasi partilerin görevi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında değerlendirilecek bir eylem tarzıyla, müştekiyi yaşanan olaylardan sorumlu tutacak içerikli bir pankartı asmıştır.’’
15 EYLÜL’E ERTELENDİ
Demirdöğen, pankartta kışkırtma ifadesi olmadığı için suçun, maddi ve manevi unsurlar açısından oluştuğunun söylenemeyeceğini de ifade ederek, ‘’Zira, TCK’nın 299/1 maddesindeki hakaret suçunun oluşması için normal hakaret suçunda olduğu gibi bir kişinin şeref, onur ve saygınlığını rencide etmek gerekir ki, burada doğrudan bir siyasi faaliyet söz konusu olup doğrudan müştekinin şeref ve haysiyeti, doğrudan manevi unsurları hedef alınmamış, eylemlerden dolayı siyasi kimliği üzerinden sorumlu tutulmuştur. Bu nedenle, davanın açılması dahi demokrasi ayıbıdır. Beraat kararı verilmesini talep ediyoruz’’ dedi. Av. Mehmet Akgül ve Av. Ali Haydar Konca da, dava dosyasındaki eylemin siyasi faaliyet kapsamındaki eleştiri sınırları içinde algılanması ve davanın reddedilmesi taleplerini iletti. Duruşma hakimi ise müşteki adına avukatının davaya katılımına, sanığın ekonomik ve sosyal durumunun tespiti için İzmit İlçe Jandarma Komutanlığı’na yazılan müzekkerenin cevabının beklenmesine hükmedip, bir sonraki duruşmanın adli tatilin ardından 15 Eylül’de yapılmasını karara bağladı.